“Tatlı dil yılanı bile kovuğundan çıkarır.” diyen atalarımız, önemli bir hakikate işaret etmişlerdir. İnsan ne kadar haklı olursa olsun, yumuşak ve tatlı dilli olmayı bilmezse, çoğu zaman haksız durumlara düşebilir. Sabır, sebat, metanet, yumuşak ve talı söz, başarının anahtarıdır.
Ancak, halin icabına göre davranmayı da gözden uzak tutmamak lâzımdır. Dinimize ve imanımıza saldıranlara da yumuşak olunmaz. Eğer gerekiyorsa ve şartlar da elveriyorsa, daha sert üsluplar tercih edilebilir. Meselâ, Tabiat Risalesinde Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi “Bu risalenin sebeb-i telifi, gayet mütecavizâne ve gayet çirkin bir tarz ile hakaik-ı imaniyeyi tezyif edip, bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur’an’a hücum edilmesidir. O hücum ise, şiddetli bir hiddeti kalbe verdi ki, şiddetli ve galiz tokatları o mülhidlere ve haktan yüz çeviren bâtıl mezheplilere yedirdi. Yoksa, Risale-i Nur’un mesleği, nezihâne ve nâzikâne ve kavl-i leyyindir.”
Evet, Nur mesleğinin ve hizmet tarzının en önemli esaslarından birisi de, nezihâne ve tatlı dilli ve yumuşak beyanlarla iman hakikatlerine tercümanlık yapmaktır. Bu tarz ve üslup, önce bu dâvâya gönül vermiş iman fedailerinin birbirlerine karşı olmalıdır. Yoksa, başkalarına karşı fevkalâde nâzik ve kibar, dâvâ arkadaşlarına ise haşin, kaba ve sert davrananlar samimi olamazlar ve riyakâr damgasını yemekten kurtulamazlar. Böyle yapanlar, meşveret zeminlerini de rahatsız eden, hatta bir çok olumsuzlukların doğmasına sebep olan kişilerdir.
Hülâsa; yumuşak ve tatlı sözlü olmak aileden başlayarak hayatımızın bütün alanlarını kuşatmalıdır, vesselam.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)