Hayat

YÜKSEK AHLÂKTAN DOĞRULUK

Bediüzzaman Hazretlerine sormuşlar “Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir?” Cevap: “Doğruluk.” “Daha?” “Yalan söylememek.” “Sonra?” “Sıdk, sebat, sadâkat ve ihlâs.”

Cihan vüs’atinde yüce ve mukaddes bir dâvâyı omuzlayan İslâm fedailerinin, hayat boyu taşımaları gereken en önemli vasıfları, en başta bunlar olsa gerektir.

Doğruluk ve yalan söylememek ilk önce peygamberlerin, daha sonra onların yolunu takip eden evliya, asfiya, âlimler ve diğer Allah’ın salih kullarının en bilinen vasıflarıdır.

Peygamberlik gelmeden önce bile, her cihetle etrafına emniyet ve güven veren Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimize (asm), Mekke ahalisi Muhammedü’l Emin ünvanını vermişlerdi.

“Ahlâk-ı âliyeyi ve yüksek huyları hakikate yapıştıran ve o ahlâkı daima yaşattıran, ciddiyet ile sıdktır. Eğer sıdk ve doğruluk kalkıp araya kizb ve yalan girerse, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi, o adam da insanlara oyuncak olur.”diyen Bediüzzaman’ın bu beyanı, doğruluk ile yalancılığın bir arada ve aynı şahısta, bir karakter olarak yaşamasının mümkün olmadığını tespit ediyor.

İmana dayanan doğruluğun, innaçsızlıktan kaynaklanan yalan ile bağdaşmasının mümkün olmadığını ifade için ecdadımız “Yalan ile iman bir arada olmaz.”demişlerdir. İman ne kadar inkişaf ederse, insandaki yüksek seciye ve hasletlerde o kadar gelişme olur. Adi huylar ve duygular o nispette geriler.

Cenab- Hak, cümlemizi yüksek ahlâk ve karakterlerle donatsın, inşaallah.

asyanur.info      samicebeci.net

 

Reklam

Yorum Yap