Hayat

YARATILIŞTA VAR OLAN DOĞRULUK

Her doğan çocuğu İslâm fıtratı üzerine yaratan Cenab-ı Hak, ona vicdan denilen çok önemli bir duygu vermiştir. Vicdan en doğru hakemdir.

İnsan beyninin sol küresi akıl, fikir, mantık ve muhakeme gibi duyguların merkezidir. Sağ yarım küresi de, sevgi, şefkat ve merhamet gibi hislerin merkezidir. Kalp denilen lâtife-i Rabbaniye, fikirlerin aynası olan dimağ ile hislerin aynası olan vicdandan meydana gelen ortak bir hakikattir.

Bediüzzaman Hazretlerinin tespit ettiği gibi, akıl ne kadar Allah’ı inkâr etse de, vicdanda bulunan insan üstü bir güce dayanmak ve Ondan yardım istemek anlamına gelen, nokta-i istinat ve nokta-i istimdat denilen iki pencereden vicdan daima Allah’ı bakar, Onu görür ve Onu bilir.

Allah, vicdanı doğruluk üzerine yaratmıştır. Yalan söylemek vicdana aykırıdır. İnsan, utandıracak bir yalanı hiç bir telaş göstermeden pervasızca ve rahatlıkla söyleyemez. Çoğu zaman kulaklarına kadar kızarır. Her hareketi yalan söylediğini ele verir. Yalan söylemeyi meslek haline getirenler ve hiç renk vermeyenler bile, yalan makinesine bağlandıkları zaman duygularını saklayamazlar. Göz, ruhun aynasıdır. Yalan söyleyen insanların göz bebeklerinin küçüldüğü tespit edilmiştir.

Yalan ile iman bir arada barınamaz. Tıpkı gece ile gündüz gibi. Yalan söylemek münafıklığın üç alâmetinden birisidir.  Münafık olan kişi konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder. Hakiki anlamda bir mümin, özü sözü doğru olan kişidir. Yalan söylemeye asla tenezzül etmez. Sözünde durur ve emanete riayet eder.

İslâm dininin esası doğruluk üzerine inşa edilmiştir. İmanın en büyük özelliği doğruluktur. Yüksek ahlâkların tamamı doğruluk temeli üzerine oturur. Güzel ahlâklar hayatını doğruluktan alır. Doğruluk gittiği zaman yüksek ahlâklar ölür. Yalan söyleyen insanlar, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi, insanlara oyuncak olurlar. Hazret-i Muhammed’i (asm) bütün insanlığın iftihar vesilesi yapan sıdk ve doğruluğudur. O henüz peygamber değilken bile “Muhammedü’l Emin”unvanına sahipti. Yalancı peygamber olarak tarihe geçen Müseylime-i Kazzab’ı, insanlara maskara eden yalancılığıdır. Sahabe-i Kiramı bütün insanlığa üstün kılan sadık ve doğru adam oluşlarıdır.

Zamanımızdaki Müslümanların, doğru ile yalanı bir arada kolaylıkla kullanmaları, akıl alacak işlerden değildir. Hatta bazen yalan söylemeyi hizmetten saymaları olacak şey değil. Böyle insanların imanları tam bir tehlike içindedir. Sosyal hayatın bütün tabakalarındaki sıkıntılar, yalanın her tarafa sirayet etmesindendir. Bunun tek çaresi, sağlam bir imanla doğruluğu ihya ederek, bütün manevi yaralarımızı tedavi etmektir. Başka çaresi de yoktur.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap