Yaratılmış bütün varlıklar içinde mümtaz ve müstesna bir yeri olan insan, Cenab-ı Hak tarafından seçilmiş ve yeryüzünde Allah’ın vekili olarak tayin edilmiştir.
En güzel bir surette yaratılan fakat mahiyetine yerleştirilen akıl, gazap ve şehvet kuvvelerine bir sınır konulmadığı için, esfel-i safilin olarak tarif edilen Cehennemin en dibine doğru gidebilecek durumda olan Âdemoğullarına, yüz yirmi dört binden fazla peygamber gönderilerek hadd-i vasat olan doğru yola ve istikamete gelmeleri sağlanmak istenmiştir.
Semavi kitap ve sahifelerin, resuller ve nebilerin, veliler ve âlimlerin gönderiliş ve tayin ediliş mqaksadı, hep insanlığı irşat ve tenvir etmek ve hayvanî duygulardan arındırılarak insanca yaşamalarını temin etmektir
İnsana hidayet veren ve hak yola getiren yalnız Cenab-ı Hak’tır. Ondan başka kimse, kimseyi hidayete getiremez. Peygamberler de dahil, herkesin vazifesi yalnızca hakka dâvet ve tebliğ etmektir. Onun için Maide Suresinin 99. ayetinde “Peygambere düşen, ancak tebliğ etmektir.”buyrulmuştur.
Amcası Ebu Talip’in imana gelmesi hususunda, Sevgili Peygamberimizin(asm) gösterdiği aşırı istek karşısında Cenab-ı Hak “Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir.” (Kasas Suresi:56) ferman eder. Bu hakikati çok iyi bilen Sevgili Peygamberimiz (asm), insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha fazla gayret ve ciddiyetle tebliğ etmekle beraber, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek Allah’ın vazifesi olduğu için, Onun vazifesine karışmazdı. İman hizmetiyle meşgul olanların bundan alacağı çok dersler vardır.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)