Hayat

ÜSTÜNLÜK ARZUSU

İnsan fıtratında bir takım duygular vardır ki, kendi elinde ve iradesinde değildir. Belki bir kısım duygular iradeyi dinlemez ve kontrol altına alınamazlar. İnsan onlardan mes’ul bile olmayabilir.

Ancak, kontrol altına mutlaka alınması icap eden ve bu hususta gayret gösterilmesi gereken duygularımız da vardır. İşte, üstünlük arzusu o duygulardan birisidir.

İnsan kendi evlâdı dışında herkesten üstün olmak veya üstün görünmek arzu eder. Bu duygu bir cihetle insanın kendini beğenmesinden kaynaklanır. Halbuki, mahiyeti âcizlik ve zayıflık, noksan ve kusurdan yaratılmış olan insanın, kendini beğenmesi ne kadar anlamsızdır!

Bediüzzaman Hazretleri “Kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer. Kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.” demektedir. Hem kişi ne diye kendini beğenecek ki? Eğer bir takım hizmetler yapıyorum diye beğenmeye kalksa, onunla övünmeye hakkı olmadığını bilmek zorundadır. Çünkü, yapılan ibadet ve hizmetler, Allah’ın geçmişte verdiği sayısız nimetlerin karşılığı bile olamıyor. Bu itibarla, Cenab-ı Hak tarafından verilen bir takım nimetlere ve meziyetlere insan övünmekle değil, bilâkis şükürle mükellef olduğunu bilmek durumundadır.

Tevazu, mahviyet ve terk-i enaniyet, üstünlük meylinin zıddı ve ilacıdır. “Allah için olmak”hakikati, üstünlük meylinin başını kesen bir kılıçtır. Ne yaparsa onu Allah için yapmak esası, kendini beğenmenin ve beğendirmenin önünü keser ve tam ihlâsa sevk eder.

İnsanı büyülten ve yücelten sebeplerin başında tevazu ve alçak gönüllülük gelir. Zira hadis-i şerifte “Kim tevazu sahibi olursa, Allah onu yüceltir.”buyrulmaktadır. “Ben kendimi beğenmiyorum. Beni beğenenleri de beğenmiyorum. Cenab-ı Hakka çok şükür, beni kendime beğendirmemiş.”diyen Bediüzzaman’ın bu alçak gönüllüğü, bize güzel bir örnektir.

asyanur.info       samicebeci.net

Reklam

Yorum Yap