Hatıralar Geçidi

ÜÇ MÜDÜRÜN İŞİNE SON VERDİK (HATIRALAR GEÇİDİ- 56)

(Dünden devam)

Genel müdürün aniden gidişiyle onun yükü tamamen üstümde kalmıştı. Birim müdürleriyle yaptığım konuşmadan sonra, şirketin röntgenini çekmek amacıyla her birimden rapor istedim.

En çok para işlemlerinin döndüğü yerlerden biri reklam bölümüydü. Muhasebe müdürüyle yapılan çalışmalardan sonra, reklam müdürü Rüştü beyin epey usulsüzlükleri olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine, Kutlular Ağabeyin imzasıyla işine son verdik. Tazminatını da ödeyerek  şirketle ilgisini kestik. Onun yerine, reklam bölümünün aktif elemanlarından Ender beyi reklam müdürü tayin ettik.

Bir gün, Hac ve Umre birimi müdürü Mesut beyi çağırdım. “Sen, ne zaman bu birimin müdürü oldun?” diye sordum. “2011 yılından beri bu işi yapıyorum.” dedi. “Peki, bu iki yılda ne kadar hacı ve umreci gönderdiğinin ve oradan gelen paranın girdi çıktılarının raporunu bana getirebilir misin?” diye sordum. “Elbette getirebilirim.” dedi. “Peki, sana Cumartesi gününe kadar müsaade. Raporunu bekliyorum.” dedim. Böylece anlaştık. Daha sonra durumu muhasebe müdürüne söylediğim zaman “O, sana bu raporu getiremez. Çünkü, ciddi bir kayıt  ortada görünmüyor.” dedi. Allah, Allah! Bu nasıl işti ya Rabbi! Cemaate ait bir şirkette böyle bir şey olabilir miydi?

Cumartesi günü özellikle Mesut beyin raporunu bekledim. Rapor gelmediği gibi kendisi de yoktu. Pazartesi günü zaten şirkete gelmemiş. Muhasebe müdürünün haklı olduğu anlaşıyordu. Kutlular Ağabeyle görüşerek ve onun imzasıyla, Mesut beyin de işine son verdik. Arkasından, abone ve dağıtım müdürünü de yollamak durumu oldu. Böylece; Recep beyin getirip müdür yaptığı bu arkadaşların şirketle ilgisini keserek, bütçe havuzunun altındaki kara delikleri kapatmaya muvaffak olduk, elhamdülillah.

Fakat, Kutlular Ağabeyin benimle ilgili tavırları devam ediyordu. Bir gün odasına gittim ve “Ağabey! Bana ısrarla İstanbul’a gel, bundan sonra birlikte çalışalım dediniz, ben de yönetim kurulunun ittifak kararıyla geldim.” Ben daha sözümü bitirmeden “Peki, Ankara’ya dön desem hemen döner misin?” diye sordu. “Ağabey ne demek! Gözümü kırpmadan ve arkama bile bakmadan döner, torunlarımı sever ve hizmetime bakarım.” dedim. “İyi öyleyse.” dedi ve başka bir şey konuşmadı. Ben de kendi odama geçtim.

Yönetim kurulundaki bazı ağabeyleri aradım ve bu sıkıntılı durumu onlara söyledim. “Müdürlerin ve personelin yanında beni eziyor ve onun burada yetkisi yok, diye konuşuyor. Buna mutlaka bir çare bulmanız lâzım.” diyerek derdimi anlattım.

Sonradan öğrendiğime göre, 11 Eylül 2013 Çarşamba günü birim müdürleriyle  yaptığım tanışma toplantısından sonra, Malik kardeş Kutlular Ağabeye gitmiş ve kafasını karıştırmış ve “Ben, hizmetin geleceğini düşünüyorum.” diyerek, konuşmasını bağlamış. Bu konuşmaların tamamını dışarıdan dinleyen şoför Mehmet kardeş “Sen, ne yapmak istiyorsun?” diye bir hayli ona sert sözler söylemiş. Tabii, Malik kardeşin canı sıkkındı. Recep beyle birlikte, benim şirkete gelişimi engellemek için plan yapmışlar ve bu sayede kendisi özel kalem müdürü olmuştu. Ancak, yönetim kurulu bu hamleyi doğru bulmayarak onun müdürlüğünü iptal etmiş ve eski vazifesine göndermişti. Bir vesile ile bunun rövanşını alacaktı. İşte, yaptığı bu işin altında yatan sebep bu idi. Bir taraftan şoför Mehmet, diğer taraftan Malik kardeş böyle çalışma yapınca, hasta halinde Kutlular Ağabey ne yapsın? Sağlıklı halde olsa bu yapılanlara asla izin vermezdi. Bizim hiç alışık olmadığımız şeyler. Her neyse… (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap