İnsan, etrafındaki varlıklara ve olaylara ibret gözüyle bakmak durumundadır. Hayvanlar gibi olamaz. Başında taşıdığı akıl, kalbinde bulunan vicdan daima onu düşünmeye sevk eder ve etmelidir.
Toplu iğne başı küçüklüğündeki bir incir çekirdeğinden, dağ gibi bir incir ağacını çıkarmak ve o ağaç eliyle tonlarca incir meyvesini insanlara sunmak, muhteşem bir mucize değil midir? Odun parçasından kayısı olur mu? Zâhiren olmaz ama oluyor. Kayısı ağacının dalları birer odun parçası değil mi? Elmalar, armutlar, erikler ve vişneler gibi bütün meyveler odun olan dallarda yaratılıyor.
Tırnak kadar bir kemik parçasını andıran kavun ve karpuz çekirdeğinden, hem kökeni, hem yaprak ve çiçekleri, hem de bal gibi tatlı meyveleri yaratılıyor. Aynı topraktan, yanı başına ekilen sivri biberden de alabildiğine acı olan biber meydana geliyor. Nihayet acı ile tatlı bir arada ve aynı toprak ve aynı sudan icad ediliyor. Ne kadar ibret verici bir durum!
Yaşadığımız şu dünya, tam bir ibretler âlemidir. Başında gözü, kalbinde basireti bulunan her insana bütün varlıklar, her şeyi ve bütün nimetleri basit bir toprak ve sudan yaratan Yüce Kudreti gösteriyor, tanıttırıyor ve sevdiriyor. Bunlardan ibret alamayan ya bakar kör ya da basiret gözü kör olması lâzım gelen insanlardır.
Bahsi geçen insanlar için Kur’an-ı Kerim “Onların gözleri vardır, onunla görmezler; kulakları vardır, onunla işitmezler; kalpleri vardır, onunla hakikati anlamazlar. Onlar hayvanlar gibi, hatta ondan daha aşağı ve şaşkın varlıklardır. Onlar gafillerin tâ kendisidir.” (Araf Suresi: 179) yorumunu yapmaktadır.
asyanur.info samicabaci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)