Yeryüzünde Allah’ın halifesi ve Onun adına iş gören bir vekili rütbesinde yaratılan insanlar için, bu dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Asıl hayat ise, ayet-i kerimlerin beyanına göre taşıyla, ağacıyla ve toprağıyla şuurlu ve canlı olan cennet ve saadet âlemindeki hayattır.
“İnsanlar dünyada iken uykuda gibidirler ancak öldükleri zaman uyanırlar.” hadis-i şerifinin haber verdiği gibi, insanlar âhiret hayatına kıyasla bu dünyada uykuda gibidirler fakat farkında değildirler. Gerçek anlamda uyanıklık âlemi âhiret memleketidir.
Hangimizin ameli daha güzel olacak diye imtihan olunmak üzere gönderildiğimiz bu dünyada, itaat etmemiz istenilen emir ve yasaklar manzumesi vardır. Cenab-ı Hak, o emir ve yasaklar ile kullarını dener ve imtihan eder. Hem de insanı onlarla maddi ve manevi dünya ve âhirette saadetlere nail eder. Fakat, Cenab-ı Hakkın ferman ettiği bu emir ve yasaklar, taşınamayacak kadar ağır yükler değildir. Çünkü Allah, kullarına kaldıramayacakları yükleri teklif etmez ve etmemiştir.
İnsan, mahşer yerindeki ve Sırat Köprüsündeki durumunu ve onun da ötesindeki saadet ve felâket yerindeki konumunu bu dünyada yapacağı amelleri ile belirler. Orada başımıza gelecek olan şeyler, burada yaptığımız amellerimizle doğru orantılıdır. Allah, herkese adaletiyle muamele edecek ve kimseye haksızlık yapılmayacaktır. Zerre kadar hayır ve şerrin karşılığı sahiplerine verilecektir. Onun için “Allah çok kerim ve merhamet sahibidir.” diyerek tembelce bir tevekkül anlayışına sarılıp, cennetin en yüksek yerine gözünü dikmek ve onu temenni etmek, insanın kendisini aldatmasından başka bir şey değildir.
Mahşer yerindeki muhasebenin tamamlanmasından sonra geçilecek Sırat Köprüsü için “Kıldan ince, kılıçtan keskindir.” derler. Elbette öyledir ama kimler için? (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0