Kâinatın küçültülmüş bir örneği olarak yaratılan, maddi ve mânevi âlemlerin bütün özelliklerini içinde barındıran insandaki duygu ve organlar, kâinata konulan sistemlerden aşağı değildir. Belki o intizam ve nizamlardan daha dikkat çekici ve ibret vericidir. Her bir organda göz kamaştıran hârika nizamlar, o nizamı koyan Nâzımı ve Yüce bir Yaratıcıyı gösterir.
İnsan bedenini, âlemin her tarafında dağınık bir halde bulunan elementleri bir nutfe suyunda toplayarak, bir sperm hücresiyle bir yumurtadan yaratan Yüce Kudret, o bedeni hücre bazında sürekli ölüm ve dirilişe mazhar eder. Her sene kısmen, altı senede tamamen o vücudu yeniler. Her saniye milyonlarca hücre ölür ve onların yerine yediklerimizden yeni hücreler yaratılır.
Besinleri teşkil eden zerreler, Allah’ın tayin ettiği hususi kanunlar çerçevesinde insan bedenine girerler. Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi: “Sonra, nizamat-ı muayyene ve harekât-ı muttarıda ile ve desâtir-i mahsusa ile rızık olarak bir bedene girip, o beden içinde dört mahbahta (mutfakta) pişirildikten sonra ve dört inkılâbat-ı acibeyi geçirdikten sonra ve dört süzgeçten süzüldükten sonra bedenin aktarına (her tarafına) yayılarak, bütün muhtaç olan âzâların muhtelif ve ayrı ayrı derece-i ihtiyaçlarına göre, Rezzak-ı Hakikinin inayetiyle ve muntazam kanunları ile inkısam ederler.” (Sözler s. 852)
Burada bahsi geçen dört mutfak ve dört süzgeç meselesi gerçekten çok ilginçtir. Din ilimleri ile birlikte bu asrın bütün modern fenlerini de derinlemesine inceleyip vukûfiyet kazanan Bediüzzzaman, bu sözleri rastgele değil bilerek sarf etmiştir. Çünkü, besinlerin ilk girdiği birinci mutfak olan ağızda sindirimin ilk safhası başlar. İkinci mutfak mide fabrikasıdır. Salgıladığı hormonlar, enzimler ve asitlerle gıdaları iyice macun haline getirir. Üçüncü mutfak otuz santimetre uzunluğundaki on iki parmak bağırsağıdır. Safra kesesinden ve pankreastan gelen salgılar ve kendisinin salgıladığı mukus ile besinler moleküllerine kadar ayrışmaya tâbi tutulur. Dördüncü mutfak ince bağırsaktır. Mideden çıkıp on iki parmak bağırsağında kimyevi muamelelerden geçen ve kimus adı verilen bulamaç halindeki besinler, ince bağırsaktaki kuvvetli kasların dakikada on ile on iki defa kasılma hareketleri ile iyice parçalanır ve atomlarına kadar ayrışır. İnce bağırsak yedi metre uzunluğundadır. İç cidarlarında yarım milimetre boyundaki beş milyon villus, bağırsağın emilme yüzeyini yüz kat arttırır. Her bir villusta bulunan bir mikron uzunluğundaki çıkıntılar da yirmi kat arttırır. Bu yüzden ince bağırsağın besinleri emme yüzeyi beş yüz elli metrekareye ulaşır. Emme vazifesini de beş milyon civarındaki bu villuslar gerçekleştirir. Şu hârika sistemdeki ince hesaplamalar hangi tesadüfle veya hangi tabiatla izah edilebilir? Hayret! (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0