Dört halife döneminden sonra saltanata dönüşen hilafet ve padişahlık sistemini, İslâm’ın devlet idare sistemi zanneden veya İslâm’ın istibdat idaresine müsait olduğunu vehmeden bir kısım dinde hassas mukâkeme-i akliyede noksan bir kısım Müslümanlar, cumhuriyet idaresini şeriat dışı bir model görüp, karşı çıkmayı tercih ediyorlar.

Halbuki şeriat, cumhuriyet ve demokrasi prensiplerini içine alır. Hiç bir zaman onlarla çelişmez. İslâm’ı, cumhuriyet ve demokrasiye karşı göstermek ve istibdat ve dikta idarelerine müsait zannetmek, cehaletin en aşağı mertebesini gösterir. Bu hakikati tesbit eden Bediüzzaman “Şeriat âleme gelmiş, tâ zâlimâne istibdat ve tahakkümü mahv etmek içindir.”demektedir.

Afganistan ve İran’daki molla hâkimiyetinin veya Suudî Arabistan’daki krallık idaresinin İslâmî olduğunu söylemek esastan yanlıştır. Allah’tan başkasına kul olmamak prensibini ders veren Kur’an- Azimüşşan, ferdî hürriyetin en geniş mânâsını ders vermiştir.

Temel insan hak ve hürriyetlerini esas alan günümüz demokrasileri ile İslâm, esasta tam bir uygunluk arz etmektedir. İslâmî bir yönetim esaslarıyla, demokratik yönetimin esasları paralellik gösterir.

Asr-ı Saadette kurulan ilk İslâm devletindeki sistemin esasları kısaca şunlardır: 1-Seçim: Dört halife seçimle devletin başına geçmişlerdir. 2- Meşveret: Bu günkü parlamenter sistemin muadili olarak dört halife döneminde, özellikle Hazret-i Ömer (R.A.) zamanında ehil insanlardan meydana gelen güçlü bir meşveret mekanizması vardı. 3- Adalet: Siyasi gücü kullanan halife bütün icraatında adaletle mükellefti. Adaletsiz bir hükümet, yani mazlumun hakkını koruyamayan ve hukuk karşısında eşitliği sağlayamayan bir hükümet müstebittir. Adalet, Kur’an’ın dört esasından biridir. 4-  Kanun hâkimiyeti: Hukukun üstünlüğüne dayan kanun hâkimiyeti, İslâm’ın vazgeçilmez esaslarındandır. Kanun önünde eşitlik prensibi, halifelerin sıradan insanlarla yargılanmasıyla ispatlanmıştır. 5- Devlet işlerinin ehline verilmesi:    Yönetimle ilgili Kur’an’ın koyduğu bir esas da, emanet olan devleti işlerinin ehline bırakılmasıdır. 6- İnsan hakları: Kur’an-ı Kerim ve Sünnette, bilhassa Veda Hutbesinde dile getirlen temel hak ve hürriyetler, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannâmesinde de yer almıştır. Dinin getirdiği bu haklardan gayr-ı Müslimler de yararlanır.

Bir makaleye sığması mümkün olmayan bu hakikatler, dindar bir cumhuriyet ve demokrasi mantığına oturan İslâmi bir idare modelidir.Şeriat devleti diye ne olduğu belirsiz bir şeyin peşinde koşmak, ilimle ve dinle kabil-i telif olamaz.

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları)

 

Views: 0