SADÂKAT ÖRNEĞİ
Hayat

SADÂKAT ÖRNEĞİ

Recep ayının bir 27. gecesi, Allah’ın emriyle gelen Cebrail (as.), Kâinatın Efendisini (asm) Mescid-i Haram’dan alıp, Mescid-i Aksa’ya götürdü. Orada geçmiş bütün peygamberlerin ruhaniyetine imamlık yaparak namaz kıldırdıktan sonra, Refref denilen bir vasıtayla yedi kat göklere yükseltti.

Her sema katında Hz. Adem (as), Hz.İsa (as), Hz.İdris (as), Hz. Harun (as), Hz. Musa (as), Hz. İbrahim (as) ile görüştü. O sema katlarında tecelli eden Allah’ın Esma-i Hüsnasının tecellilerini müşahede etti. Daha sonra Cebrail (as) Kendisine cennet ve cehennemin ahvalini gösterdi. Bir yere gelindikten sonra Hazret-i Cebrail Ona “Ya Muhammed! Bundan sonra kendin gideceksin. Ben buradan bir karış geçsem dayanamam, yanarım.”dedi.

Kâinatın Efendisi (asm), Allah’ın verdiği güç ve kuvvetle, Cennet’ül Me’va gövdesi olan Sidret-ül Münteha’da bizzat Cenab-ı Hakla görüştü. Bu hadiseler İsra ve Necm Surelerinde  anlatılmaktadır. Ayetle sabit olduğundan bunların inkârı sahibini küfre götürür. Miraç mucizesinin detayları hadis-i şerifte incelikleriyle anlatılmaktadır.

Bu büyük mucizenin yaşandığı gecenin sabahında, Sevgili Peygamberimiz bu hadiseyi Kureyş müşriklerinin reislerine anlattı. Her seferinde olduğu gibi yine Onu yalanladılar ve Mescid-i Aksa’nın kapılarını, pencerelerini ve direklerini sordular. Hâlbuki, Peygamber Efendimiz (asm) onları saymamıştı. Çok müşkül durumda kalan Sevgili Peygamberimizin (asm) gözleri önünde Mescid-i Aksa göründü. Yeni bir mucize daha gerçekleşmişti. Kureyş reisleri soruyor, Hazret-i Peygamber (asm) birer birer cevap veriyordu. Her söylediği bilgi, Kureyş reisleri tarafından doğrulanıyordu. Hayretler içinde kalmışlardı.

Hemen Hazret-i Ebubekir’e (r.a.) koştular. “Ya Ebubekir! Duydun mu senin arkadaşın neler söylüyor?”dediler. “Ne söylüyor?” Bu gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gittiğini, oradan göklere yükselip Allah ile görüştüğünü söylüyor.” “Bunları O mu söylüyor?” “Evet O söylüyor.” “O söylüyorsa doğrudur. Vallahi O bana bundan daha garip şeyleri söylüyor da, ben yine Onu tasdik ediyorum.”dedi. Bu hadiseden dolayı kendisine, tereddütsüz tasdik edici anlamında Ebubekir-i Sıddık (r.a.) ünvanı verildi.

Bu hadiseden alacağımız çok dersler vardır. Özellikle Risale-i Nur’un meslek ve meşrep ölçüleri noktasından, mesleğe sadâkat çerçevesinde en küçük bir tereddüde mahal bırakmadan, mesleğin ölçülerini iyi anlayıp sadâkat ve sebat göstermektir. Bahsi geçen ölçüler ise, Hizmet Rehberi ile Beyanat ve Tenvirler kitaplarında bir araya getirilmiştir. Ne mutlu bu ölçüler dairesinde hareket edebilenlere!

www.asyanur.info

Reklam

Bir Yorum

Yorum Yap