“Müminin, denizlerin köpüğü, ağaçların yaprakları kadar günahı olsa, sabahleyin kılacağı iki rekât namaz onların affına vesile olur.”mealindeki hadis-i şerif, sabah namazının önemini haber veriyor.
“Mümin ile münafığı ayıran iki namaz vardır. O da yatsı ve sabah namazlarıdır.”hadis-i şerifi de, bir başka açıdan sabah namazının ehemmiyetine dikkat çekiyor.
Gerçekten, insan nefsine en ağır gelen ve onu tembelliğe itip şeytana maskara eden sabah vaktidir. Uykunun en ağır ve tatlı zamanında, nefis ve şeytanın her türlü engellemelerine rağmen kalkıp, abdest alıp, vaktinde namazını kılabilmek, nefisle yapılan en büyük cihad ve mücadeledir. Hele gecelerin iyice kısaldığı ve gündüzlerin uzadığı yaz mevsiminde, iki üç saatlik uykudan sonra kalkmak ve sabah namazını eda edebilmek herkesin harcı değildir. Şu yazıyı birkaç tecrübeden sonra kaleme alma ihtiyacı hissettim. Herkes kendi nefsinde hayatına baksın, bir çoğu bize hak verecektir.
Bu hususta bir hatıramı nakletmek istiyorum: Her yaz okuma programları için gittiğimiz Zonguldak ilinin bir köyünde, Bayburtlu yaşlı bir cami hocası vardı. Köy halkı namaza karşı ilgisiz. Sabah namazında ise, üç beş kişiyle namaz kılıyor. Cuma namazında fırsat bulmuşken cemaate hitaben “Ben sabah ezanında sizleri Allah’ın huzuruna dâvet eder, ebedi hayatınızın kurtulmasına çalışırım. Siz ise, beni duymamak için yorganınızı başınıza çekip yatağa saklanırsınız. Yat aşağı, git cennete, kim dedi sana onu!”
Evet, yatarak cennet kazanılmaz. Allah, herkese çalıştığının karşılığını verecektir. Onda da ihlâs çok önemli bir temel oluşturacaktır. Cenab-ı Hak, bütün namazlar, özellikle sabah ve yatsı namazı noktasında yardımcımız olsun ve gayretimizi arttırsın, âmin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)