Yolculuğa çıkan insanlara seferi, evlerimizde ağırlarken de misafir dediğimizi biliyoruz. Anadolu insanının İslâm’dan aldığı terbiye ile misafire ne kadar önem verdiği bilinen bir gerçektir.
Sevgili peygamberimiz (asm) “Misafirlerinizi ağırlayın. Zira, misafir on rızkıyla gelir, birini yer dokuzunu bırakır.”buyurmuştur. Yani, misafir ağırlamak rızkın bereketlenmesine ve geçim kolaylığına vesiledir. Ancak “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer.”diyen ecdadımız, misafir olan kişilere nâzikâne bir ikazda bulunmuşlardır.
Karşılıklı ziyaretler ve misafirlikleri teşvik ederek, müminler arasında muhabbet ve sevgiyi arttırmayı hedefleyen Peygamber Efendimiz (asm), toplum hayatının birlik ve beraberliğini temin eden temel esaslardan en önemlisini ortaya koyuyor. İşte, Ramazan-ı Şerifteki iftar dâvetleri ve ziyaretleşmeler bu açıdan fevkalâde önemlidir.
Hazret-i İbrahim Aleyhisselâmın sofrasından hiç misafir eksik etmediği ve misafirsiz sofraya oturmadığı söylenir. Bir vakit kendisine ateşe tapan üç Mecusi misafir olur. Yemekten sonra kendilerinden bir isteği olup olmadığını sorarlar. Hz. İbrahim de (as) bir defa Allah’a secde etmelerini teklif eder. Bunun üzerine şaşıran Mecusiler, nihayet secde etmeyi kabul ederler. Onlar secde halindeyken ellerini semaya kaldıran İbrahim(as) “Ya Rabbi! Ben onları secdeye yatırdım, Sen de onlara hidayet ver.”diye dua eder. Secdeden kalkan Mecusiler, Hz. İbrahim’in (as) dinine girerler.
Bu kıssada çok hisse vardır. Milletçe misafirperver olduğumuz dünya ehlince biliniyor. Ve Anadolu insanının en bariz vasıflarındandır. Pek çok âdetlerimizde yıpranma olduğu gibi, bu hasletimizde aşınma olsa da, bu yine devam etmektedir, elhamdülillah.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)