Dünyalar verilse değişmeyecek kadar sevdiğimiz ve değer verdiğimiz ciğerpârelerimiz olan çocuklarımızı, anne ve babalar olarak ne zorluklarla yetiştiriyoruz.

Bebek iken geceleri uykumuzu bölen, biraz büyüdükleri zaman bir çok külfetlere katlanmamıza sebep olan, ergenlik çağına eriştiklerinde ve kişilik kazanmaya başladığında, bizleri pişman ettirecek işler yapan çocuklarımız, her şeye rağmen dünya bir yana, onlar bir yana olan kıymetli varlıklarımızdır.

Liseyi bitirmeden bir taraftan hazırlık dershanesine giden, üniversiteyi kazanamamışsa tekrar dershaneye giderek bütçemizi sarsan bu delikanlılar, kazandıkları zaman da sıkıntıları bitmemekte ve yeni sıkıntılar başlamaktadır. Hayat bu. Engelli koşuya benziyor. Birini geçerken diğerine takılıyorsun.

Üniversite kazanıldı diyelim. Bu sefer kayıt ve kalacak yer çilesi başlıyor. Hele kız çocuğu ise, onun çilesi bir kat daha artıyor. Belli bir cemaate mensup olmayıp, üniversiteye kayıt olan bir genç, tanımadığı bir memlekette, bilmediği yığınla insanların bulunduğu bir yerde, kendini yapayalnız hissediyor. Boşluğa düşmüş gibi bir karamsarlık havası bütün benliğini sarıyor. Yanlış eller ve yanlış adresler karşısına çıkarsa, vay o delikanlının başına gelenlere!

Böyle bir duruma düşen bir genç alkol, esrar, eroin, kadın, kız derken ne okul kalıyor ve ne de başka bir şey. Belli bir safhadan sonra da “Battı balık yan gider.” hesabı her şeye boş veriyor ve yaşadığı toplumu zehirleyen ve zarar veren bir yılan olup çıkıyor. Çünkü Allah ve âhiret korkusunu kalbinde taşımayan, kul hakkı nedir hiç bir şey tanımayan öyle gençler, milletin baş belâsı olmaktan kendini kurtaramazlar.

Böylesine içler acısı bir durumu nazara veren Zübeyir Ağabey “Eğer, teessür ve ızdırap karşısında kalpten bir parça kopmuş olsaydı, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında, o kalbin atom zerratı adedince paramparça olması lâzım gelirdi.” diyor. (Devam edecek)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0