Bir önceki makalemizde yalan insan fıtratına aykırıdır. Mümin konuştuğu zaman doğru konuşmalıdır dedik. Fakat İslâm âlimleri üç yerde yalana müsaade olduğuna fetva vermişlerdir: 1- Düşman ordusuna bilgi vermemekte. 2- Karı koca arasını düzeltmekte. 3 İki müminin arasını bulmakta.
Ancak bahsi geçen müsaade o kadar suistimale uğramış ki, zaman bu müsaadeyi ortadan kaldırmıştır. Bundan dolayı ya doğru söylemek ya da susmak gerekiyor. “Ya hayır söyle ya da sus.”hadis-i şerifi bu hakikate ışık tutuyor. Lâkin kinaye tarzında söylenen sözler yalandan sayılmadığı belirtilmiştir.
Sözümüz mutlaka doğru olmalı. Fakat her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Böyle zamanlarda susmak en doğrusudur. Makyavelizm, hedefe götüren her şeyi meşru kabul eder. Yalan da buna dâhildir. Hâlbuki, Müslüman’ın hedefi meşru olması lâzım geldiği gibi, hedefe götüren vasıtaları da meşru olması gerekir. Gayr-ı meşru bir vasıtayla hedefe varılmaz. Varılsa da hayırlı olmaz.
Yalan, muhatapları aldatmak için kullanılır. H3albuki hadis-i şerife göre “Aldatan bizden değildir.” Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Biz ki, hakiki Müslümanız. Aldanırız fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz.” Müslüman olan kişi bilerek kimseyi aldatmaz. Müslüman, elinden ve dilinden başkaların emin olduğu güvenilir kişidir. Aldanabilir ama asla aldatmaz. Ancak mümin, aynı delikten yılana iki defa da elini ısırtmamalıdır. Müslüman, ferasetli ve uyanık olmak durumundadır. Zira profesyonel dolandırıcılar ve bir kısım hesap ve kitabın içinde olanlar her tarafta cirit atıyorlar.
Bediüzzaman Hazretlerinin, Münâzarât isimli eserindeki şu tespitleri rehberimiz olmalıdır: “Sual: Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir? Cevap: Doğruluk. Sual: Daha? Cevap: Yalan söylememek. Sual: Sonra? Cevap: Sıdk, İhlâs, sadâkat, sebat, tesanüt. Sual: Yalnız? Cevap: Evet. Sual: Neden? Cevap: Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. Şu bürhan kâfi değilmidir ki, hayatımızın bekası, imanın, sıdkın ve tesanüdün devamıyladır.” (Münazarat s.249)
Evet, hayatın her alanında, özellikle çok tahrip olan siyaset ve ticarette de doğruluğa şiddetle ihtiyacımız var. Buna binaen, bazı insanlar tarafından yalan söylemeye zorlanılsa bile, bir mümin, hususan bir Nur Talebesi asla yalan söylememelidir. İsterse neticesinde toplu bir linç kampanyası yapılsa hatta ucunda ölüm bile olsa. Zira biliyoruz ki “En büyük ders, doğruluk yolunda ölümünü istihkâr (hafife alma) dersi vermektir.”
asyanur.info