(Dünden devam)
Barla, işte o mübarek topraklar arasında mübarek bir beldeydi. Her sene Ağustos ayının ilk haftasını orada geçirmek âdetimiz olmuştu. Bu sene de, on beş aile ile Barla’daki sosyal tesislerimizde olduk. Dünya işlerinin her türlü karmaşasından uzak, âdeta âhiretten bir köşede idik. Orada yapılan Risale dersleri bile farklıydı.
Manevi bir atmosferi hepimiz hissediyorduk. Belki de, Bediüzzaman Hazretlerinin ve vefat etmiş olan Nur Talebesi ağabeylerin ruhaniyeti de o ders halkasındaydı. Kapalı devre televizyon programıyla aileler de okunan dersi takip ediyorlardı. İsm-i Âzam derslerinden Ene Risalesine, şeytandan istiaze bahislerinden, meslek ve meşrep derslerine kadar değişik konularla dolu dolu geçen bir program planlamıştık. Gezilip görülecek yerlerin hepsine gidiliyor, Çam Dağı ve Isparta içindeki Bediüzzaman’ın evini ziyaret ile program zenginleştiriliyordu.
Her sabah, eski adı Anamas olan Aksu dağlarının ufkundan altın bir tepsi gibi doğarak, ışıklarını Eğirdir Gölüne yansıtan güneş ve her gece yine aynı dağların farklı noktalarından doğarak, aynı göle yansıyan dolunayın yakamoz manzaralarını seyredip tefekkür etmek, Barla’ya özel çok farklı bir ayrıcalıktı.
Bu arada, Bediüzzaman Hazretlerinin ilk talebelerinden Marangoz Mustafa Çavuşun oğlu Mehmet Güvenç Ağabeyin hatıralarını dinlemek de ayrı bir farklılıktı. Mustafa Sungur Ağabeyin de şahit olduğu bir hatırada Bediüzzaman Güveç Ağabeye “Evlâdım! Mısır’da Cami-ül Ezher nasıl bir merkezse, ileride Barla Medreset’üz Zehra olması itibariyle, âlem-i İslâmın manevi bir merkezi olacak.” demesi ilginç bir müjde idi.
Mehmet Güvenç Ağabeyin anlattığına göre, bir gün Bediüzzaman Hazretleri talebeleriyle Isparta’dan Barla’ya gelir. 1953 yılından sonra ara sıra kaldığı Camlı Köşk hükmündeki evine çıkar ve çay yapmalarını söyler. Çay demlenirken birden “Acele edin! Çabuk Isparta’ya döneceğiz.” der. Bayram Yüksel Ağabey içinden “Bu kadar mesafeyi sadece bir çay içmek için mi geldik?” diye geçirir. Üstad ona “Keçeli! Keçeli! Sen, Barla’yı kerih görme. Barla, taşıyla toprağıyla mübarek bir beldedir.” diyerek, içindeki itiraza cevap verir.
Mübarek bir belde olan Barla’da, bereketle ilgili bir çok olaylar da yaşanır. Mehmet Güvenç Ağabey anlatıyor: “Üstadın ilk talebelerinden Muhacir Hafız Ahmet, Şamlı Hafız Tevfik, Şem’i Güneş, Sıddık Süleyman, Abdullah Çavuş, babam Mustafa Çavuş ve ağabeyim Ahmet Güvenç ile Üstadımız Karakavak mevkiine çıkmışlar ve kaynak suyunun kaynadığı yerde çay demlemişler. Kendilerine yetecek kadar çay ve şekerleri varmış. Bediüzzzaman Hazretlerinin orada olduğunu öğrenen yirmi kişilik bir topluluk, köyden onların ziyaretine gitmişler. Mustafa Çavuş çok telaşlanmasına rağmen, o az miktardaki çay ve şekerler hem kendilerine hem de gelen kalabalığa yetmiş. Apaçık bir berekete şahit olmuşlar.
Barla’daki bir haftalık programımız çok çabuk bitti ve Aksu Dağlarından güneş yeniden Barla üzerine doğarken, kafile olarak tekrar Ankara yoluna koyulduk. Fâni günlerimiz böylece bâkileşmiş ve ebediyet âlemlerine akıp gitmişti.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0