Tarih boyunca devletlerin, milletlerin, partilerin, hatta tarikat ve cemaatlerin üstlendiği misyonları olagelmiştir. Üstlenilen misyon, o şahs-ı manevilerin kimliğidir. Kıymet ve ehemmiyetleri, o kimliğe sahip çıkmaları ile orantılıdır. Kimliğinden sıyrılan veya uzaklaşan devletler, partiler ve cemaatler, mânen intihar etmiş sayılırlar. Başka kimliklerin ve misyonların içinde ermekten kendilerini kurtaramazlar.
Bin yıldır İslâmiyetin bayraktarlığı vasfıyla cihana kendini kabul ettiren ve İslâm âleminin ileri karakolu hükmünde ve Osmanlı Devletinin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, maziden müstakbele uzanan kimliğinden ve kaderin ona yüklediği misyonundan uzaklaşmasının ve geçmişini inkâr etmenin bedelini, bir asra yakındır kimlik bunalımında kıvranmakla ödüyor.
Batılı bir toplum olma iddasıyla, geçmişine ve kimliğine savaş açan Türkiye “Kendi yürüyüşünü terk etti, başkasının yürüyüşünü öğrenemedi.”darb-ı meselindeki duruma düştü.
Halbuki, Bediüzzaman’ın dediği gibi “Ekser enbiyanın Şarkta ve Asya’da zuhuru, ağleb-i hükemanın (çoğu filozofların) Garpta ve Avrupa’da gelmesi kader-i ezelinin bir remzi, bir işaretidir ki, Asya’yı ayağa kaldıracak din ve kalptir, fen ve felsefe değildir.”
Milletin fıtratına uygun bir cereyan verilmediği için bocalama hâlâ devam ediyor. Bunalımdan kurtulmanın tek yolu, benliğimize dönmek, İslâmî kimliğimize bürünmek ve kaderin yüklediği misyonu yeniden üstlenmektir.
Zorlamalar ve dayatmalarla muvakkat ârızalar meydana gelse de, sonunda her şey aslına dönecektir. Hiç bir beşeri kuvvet bunu durduramayacaktır. Devlet ve millet olarak kimliğimize ve misyonumuza sahip çıkma şuuru gerçekleşecektir.
Ülkemizde faaliyet gösteren siyasi partilerin de üstlendikleri misyonları vardır. Kimliklerini, ancak misyonlarına hakiki mânâda sahip çıkmakla devam ettirebilirler.
İttihad-ı İslâm cereyanı, Halk Partisi, Millet Partisi ve Demokrat Parti olarak, Bediüzzaman’ın dört grupta topladığı bu zihniyetlerin kökü,Tanzimattan başlayıp günümüze kadar gelmiş, dört cereyan olarak kıyamete kadar herhalde devam edecektir. İsimleri değişse de, hakikatleri değişmeyecektir.
Bu cereyanlar içinde, Bediüzzaman Hazretlerinin ilgi duyduğu ve nokta-i istinat olduğu Demokrat Misyon mensuplarının çok dikkat etmeleri ve misyonlarından asla uzaklaşmamaları gerekir. Yoksa, kendilerini silinmekten ve siyaset mezarlığına gömülmekten kurtaramazlar. Kökünü, kimliğini ve üstlendiği misyonu muhafaza etmek onlar için en mühim bir esastır. Bunun aksi ise, siyasi intihardır.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)