Varlıklar içinde müstesna bir yeri olan insana, namütenahi duygular ve kabiliyetler verilmiştir.
Bu duyguların her birinin ayrı bir değeri ve vazifesi vardır. Hiç biri diğerine tercih edilemez. Her birinin diğerlerine, kendi makamında tartışılmaz bir üstünlüğü söz konusudur.
Bahsi geçen bu duygular arasında, metanet hissinin de ayrı bir yeri ve değeri vardır. Metanet, lügat anlamıyla sağlamlık, kavilik, sözünden ve kararından dönmemek, insanın fikrinde sabır, azminde kavi ve inancında sebat sahibi olmasıdır. Bunun zıddı zaaftır. Bu hakikate binaen “İman ve İslâmiyet uğrunda metanet göstermek, çok kıymetli bir seciyedir.”denilmiştir.
Hak yolda sebat, fikrinde sabır ve metanet göstermenin en şâheser örneklerini bütün peygamberlerin hayatlarında görmek mümkündür. Özellikle, Sevgili Peygamberimizin (asm) her türlü tehdit ve zulümler karşısında, yılmayan bir azim ve kararlılıkla mukabele etmesi ve sonunda dinini bütün Arabistan’a ve zamanla dünyaya duyurması ve hâkim kılması başlı başına bir destandır.
Bu bağlamda, Onun getirdiği hak dinin vârisleri olan mücedditler ve âlimler silsilesinin de gösterdikleri sebat ve metanet, gerçekten üzerinde durmaya ve örnek alınmaya değer bir hakikattir.
Bediüzzaman Hazretlerinin hayatına bakıldığı zaman da aynı gerçekle karşılaşırız. Takipler, tevkifler, zehirlemeler, çeşitli işkenceler ve hatta idam sehpaları, bu maneviyat adamını asla yıldırmamış ve hak yolundan caydıramamıştır. Hak bildiği yolda giderken ne etrafında kalabalıkların bulunması ve ne de yapayalnız olması onu hiç bir zaman etkilememiştir. Zira haklı olmanın ölçüsü azlık veya çokluk olmak değildir. İşte ibret alınacak bir metanet tablosu.
asyanur.info