(Dünden devam)
Cumhuriyet rejiminin içini dolduran ve onu taçlandıran hiç şüphesiz demokratik değerlerdir. İçinde demokrasi bulunmayan cumhuriyet rejimleri, mutlak bir istibdat ve baskı uygulamasından başka bir şey değildir. Altın tasla içilen zehirden farkı yoktur.
Merhum Süleyman Demirel’in ifadesiyle “Demokrasi bir hayat tarzıdır. Devlet için var olan bir sistem değildir. Bir hayat tarzını gerçekleştirmek için devleti teşkilatlandırma işidir. Demokrasi toplumun iç ahengini sağlayan ve sosyal barışı temin eden, herkesin kendi inanç ve hayat felsefesinden başka sair insanların da inanç ve hayat tarzlarına hoşgörülü ve saygılı olmayı netice veren, böylece toplumun uyumlu ve barış içinde yaşamasını hedefleyen bir sistemdir. Demokrasinin ideolojisi olmaz. Her hangi bir ideolojiyi dayatmaz. Belli bir dünya görüşünü benimsemeye kimseyi mecbur etmez. Şahıslara nasıl yaşaması, nasıl giyinip kuşanması gerektiğini empoze etmez. İnsana ve kâinata ait bir düşünce ve teoriyi sunmaz ve dayatmaz. Farklı inanç ve değerleri ve farklı hayat tarzlarını kendileri seçmiş fertler ve gruplar bir arada yaşamak durumunda oldukları zaman, demokrasi toplumun uyum içinde yaşamasını sağlayan bir araç olarak müspet bir fonksiyon ifa eder. Demokrasi, herkesin istediği işi tutabilmesi, istediği fikri düşünüp söyleyebilmesi, istediği yere gidebilmesi, istediği inanca sahip olabilmesi, istediği şekilde ibadet edebilmesi, maddi ve manevi cepheleriyle hür olabilmesinin adıdır. Hak arama yollarının sonuna kadar açık olması ve güvenlik içinde huzurla yaşanmasıdır. İdare edenlerin, halkın hür iradesiyle seçilmesi, onun iradesiyle gelip gitmesidir. Eğer, başka güçler bu iradeye müdahale ediyorsa, bu, milletin hakkını gasp etmektir. Güvenlik güçleri, demokrasilerde sivil idarenin emri altında olmak zorundadır. Hülâsa; demokrasi, hakkın, hukukun, adalet ve meşveretin hâkim olduğu rejimin adıdır.”
Allah’ın haklarıyla insan haklarını en ince teferruatına kadar ele alan, hatta hayvan haklarını bile ihmal etmeyen İslâm dininin temel kaideleriyle, demokrasi prensipleri arasında oldukça benzerlik ve paralellik vardır. İslâm dini vahyin, demokrasi ise insan aklının ürünüdür. Vahiy, her zaman insan aklının ilerisindedir. Kur’an-ı Kerim’i ve Asr-ı Saadetteki uygulamaları inceleyen Bernard Shaw “Demokrasinin bir adım ötesi İslâmiyettir.” deme kadirşinaslığını göstermiştir.
Netice: İslâmiyet, demokrasiyle idare edilen bir yönetim ortamında en yüksek yerini alacak ve onun yüceliği herkes tarafından kabul edilecektir. Mükemmel mânâdaki bir demokrasi de, ancak İslâm dininin fiilen yaşandığı bir ortamda gerçekleşecek, hayatını ve özelliğini devam ettirecektir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0