Siyaset

LÂİKLİK DİN DÜŞMANLIĞI MI?

Batı toplumlarında üç yüz sene süren dâhili mezhep savaşları yüzünden, lâiklik denilen bir kavram ortaya çıktı. Yani din ile devlet ve siyasetin birbirinden ayrılması anlamına gelen bu uygulamayla, iktidar kavgalarına kısmen son verildi.

Demokratik ülkelerde vicdan ve din hürriyetinin koruyucu şemsiyesi olarak kullanılan lâiklik, Fransa ve özellikle Rusya gibi demir perde ülkelerinde, din ve dindarları ezme aracı olarak uygulandı. Fakat, dünyada hürriyet kefesi ağır basmasıyla, din ve dindarlar üzerindeki ağır baskılar kısmen kaldırıldı ve daha da kaldırılacak, inşaallah.

Türkiye, lâiklik kavramını Avrupa’dan aldı ve anayasasına koydu. Vicdan ve din hürriyeti anayasa ile teminat altına alındığı halde, çok partili demokrasi dönemine gelinceye kadar din ve dindarlara dünya dar edildi. Halk Partisi tarafından yapılan lâiklik uygulamaları, Rusya’da yapılan uygulamalardan beter oldu. Demokrasiye 1950 yılında geçildikten sonra kısmî bir rahatlama olmuşsa da, ihtilâl ve darbe dönemlerinde katı lâiklik uygulamaları yine hortlatıldı.

Bediüzzaman, mahkemelerde müdafaalarını yaparken “Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız; ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçilere ilişmediği gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim…Eliyazübillah (Allah korusun), eğer dinsizlik hesabına  imanına ve âhiretine çalışanları mes’ul edecek kanunları yapan ve kabul eden bir dehşetli şekle girmiş ise, bunu size bilâperva ilân ve ihtar ederim ki: Bin canım olsa, imana ve âhiretime feda etmeye hazırım. Ne yaparsanız yapın!” (Şualar s. 446)

Görüldüğü gibi, lâiklik, vicdan ve din hürriyetinin şemsiyesi olmalı ve hiç bir zaman din düşmanlığı gibi uygulanmamalıdır.

asyanur.info     samicebeci.net   (YouTube-Sami Cebeci videoları)

Reklam

Yorum Yap