(Dünden devam)
İslâm dininde ise, Hazret-i Muhammed (asm) hem dünya, hem âhiretin ve iki cihanın sultanı olduğundan, icra ve tatbik mevkiinde bulunduğundan, Ona indirilen Kur’an-ı Kerim’de iman, ibadet, ahlâk ve faziletin yanında, muamelat ve had cezalarının tamamı ve dünya hayatını tanzim eden hükümlerin hepsi, bizzat Cenab-ı Hak tarafından emredilmiş ve on dört asırdan beri Kur’an-ı Kerim’in bir harfi bile değişmemiştir. Zira, onu inzal eden Allah, muhafaza etmeyi de bizzat kendisi üstlenmiştir.
İman, ibadet ve ahlâk ayetlerine kıyasla, hüküm ayetleri, ruha nispetle beden, en azından bedene nispetle cilt hükmüne geçmiştir. Bir insanın elbisesi çıkarılsa hayatı yine devam eder. Fakat derisi yüzüldüğü zaman hayat sona erer.
Bahsi geçen hakikatlere binaen, eğer lâiklik din ve vicdan hürriyetinin şemsiyesi, inançlara saygı ve hoşgörü anlamında anlaşılıp uygulanacaksa, müminlerin buna bir diyeceği olmaz. Zaten “Dinde zorlama yoktur.” ayeti bunu emreder.
Şayet, lâiklik dinin bir kısmını kabul, sosyal hayatı tanzim eden hükümleri reddetmek anlamında kullanılacaksa, mümin olan kimselerin bunu kabul etmesi mümkün değildir. Zira, iman bir bütündür. Kur’an-ı Kerim’in bir kısmını kabul, diğerlerini reddetmeyi kaldırmaz. İnsan ya mümindir veya değildir. İkisi ortası olmaz. Kendini mümin bilen kişi, Kur’an-ı Kerim’in tamamını kabul etmiş demektir. İman hakikati, iman edilmesi gereken her şeyi kalp ile tasdik, dil ile açıktan ilan etmektir. Kalben tasdik ettiği halde, inandığı ile amel etmeyenler sadece günahkâr olur. Dinden çıkmış sayılmaz. Kabul etmeyenler kâfir olur. Onun için, her önüne gelene kâfir veya münafık damgası vurmak doğru değildir. Bu noktaya çok dikkat etmek lâzımdır.
Bahsi geçen hakikatlere binaen, biz lâikliği din ve vicdan hürriyetinin şemsiyesi, inançlara hoşgörü ve saygı olarak kabul ediyoruz. Asla dinsizlik ve din düşmanlığının bir aracı olarak anlamıyoruz ve kabul etmiyoruz. Yanlış uygulamalar varsa, o yanlışlığı yapanlara münhasır kılıp, onları kınıyoruz.
Uzun zamandan beri zaafa düşen iman ve amelin sarsılmasından dolayı, muvakkaten tatile uğrayan Kur’an’ın hükümlerini tatbik edemeyen ehl-i kanunu da tekfir etmiyor ve zaruretleri dikkate alıyoruz. Bununla birlikte, kırk elli âlimden meydana gelen uzman bir heyetin, Kur’an’ın suç saydığı fiilleri o da suç sayan ve farklı cezalar veren medeni hukuk ile Kur’an arasında bir mutabakat sağlamalarını istiyor ve bekliyoruz. Böyle bir çalışmaya şiddetle ihtiyaç olduğunu da görüyoruz.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0