(Dünden devam)
Özellikle çağdaşlık, dindarlığa ters düşen bir durum değildir. Sanayide, teknolojide, ilimde, fende ve diğer bütün müspet meselelerde dindarlar çağdaş olmak, hatta bu konularda yabancı ülkeleri geçmek durumundadır.
Yoksa çağdaşlık, sadece sinema, tiyatro, balo, dans ve emsali eğlence vasıtaları; yalancılık, dolandırıcılık, hile, entrika, kumar, sahtekârlık ve bütün ahlâksızlıkların karşımı ise, böyle bir çağdaşlıktan müminler topluluğu uzaktırlar.
Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi “Ekser enbiyanın şarkta ve Asya’da zuhur etmesi, ağleb-i hükemanın (filozofların çoğunun) garpta ve Avrupa’da gelmesi kader-i ezelinin bir remzi ve işaretidir ki, Asya’yı ayağa kaldıracak din ve kalptir. Felsefe değil.” Hem de “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası. İhya-yı din ile olur bu milletin ihyası.” tespitleri de bu Müslüman milletin bir gerçeğidir.
Çağdaşlığı ve lâikliği kılıkta, kıyafette ve dinden uzak bir yaşamakta görenler büyük bir yanılgı içindedirler. Devlet lâik olsa bile, kişiler lâik olamaz. Bir insan ya Müslümandır ya da değildir. “Hem lâikim hem de Müslümanım.” demek, sahibini gülünç duruma düşürür. Demokratlık ise, yalnız onlara mahsus değil, samimi dindarların özelliğidir. Yine Bediüzzaman’ın dediği gibi “Bizim ekser ahrarımız (hürriyetçilerimiz) samimi Müslümanlardır.”
Evet, temel hak ve hürriyetlere, özellikle din ve vicdan hürriyetine gönülden inanan, hatta başkalarının inanmama hürriyetine bile karışmayan, kul haklarına riayet eden, devletini ve milletini seven, birlik ve beraberliğin temini, emniyet ve huzurun gerçekleşmesi için her türlü gayreti gösteren, aşırılıklardan kaçınarak müspet hareket etmeyi şiar edinen, demokrasinin içinde barındırdığı değerler manzumesine samimi olarak inanıp amel eden ve demokrasiyi herkes için isteyen, dindar mânâda bir cumhuriyetin savunuculuğunu yapıp onun etrafında milleti toplamaya çalışan samimi dindarlar, bu memleketteki gerçek demokratlardır.
Dinin icaplarını fiilen yaşayıp, başkalarının da yaşamasını temin için iman ve Kur’an hakikatlerini tebliğ ederek, bu vatanı manevi bir cennete, âhireti de gerçek cennete döndürmeye çalışan dindar insanlar, bu açıdan bahtiyarlar topluluğudur. Lâik bir hayat tarzını seçenler ise, istedikleri gibi yaşamaya devam etsinler. Kimse kimsenin hayat tarzına karışmasın. Çünkü, herkes âhiret âleminde kendi hesabını kendisi verecektir.
Madem ki bu vatan hepimizin. Hep beraber yaşamak durumundayız. Dindar-lâik gerginliğine ne gerek var? Herkesin hayat tarzının seçimi kendisinin olsun. Zaten demokratlık da bunu gerektirdiği bilinen bir gerçektir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0