Yarattığı her şeyde nihayetsiz gayeler ve hikmetler, sayısız maksat ve faydalar takip eden Cenab-ı Hak, insan bedeninde beş zâhiri duygu yerleştirmiştir. Görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları olarak sayılan bu nimetler, insan ruhunun ihtiyaçlarına hizmet eder.
Anatomi kitaplarında teferruatlı açıklamaları bulunan her bir duyumuz, muhteşem ve İlâhi sistemleri içinde bulundurmaktadır. Solunum sisteminin en önemli bölümü olan insan burnunun, dört binden fazla farklı kokuları algılayıp fark etmesi çok ilginç bir durumdur. Şayet, her bir koku için tırnak yüzeyi kadar maddi bir alan gerekseydi, insan burnu ne kadar büyük olurdu? Allah, insan başı ile orantılı yarattığı bir burun ile bütün kokuları hissettirmektedir.
Burun içine kıllar yerleştirilmiştir. Her nefes alışta belli oranda titreşen bu kıllar sayesinde, hem alınan hava ısınır hem de nemlenir. Böylece, akciğerlere normal hava girer. Aynı zamanda, burun içinde salgılanan sıvı ile birlikte, dışarıdan gelen yabancı maddeler tutularak akciğerlere girmesi önlenmiş olur. Bu durum, önceden yapılan bir plan ve programı ve birden çok fazla gaye ve faydaların takip edildiğini gösterir.
Dilin yaratılışı ise, başlı başına bir mucizedir. Ağzın içine yerleştirilen bu küçük et parçasına iki büyük vazife yüklenmiştir. Yeryüzünü bir nimetler sofrası yapan Yüce Yaratıcı, o nimetlerin ayrı ayrı tatlarını tatma işini dile yüklemiştir. Bir dil, acılısı, tatlısı ve ekşisiyle on binden fazla tatları tanıyacak ölçülere sahiptir. Dilin ucu tatlıları, yan tarafları ekşileri, arka kısmı ise acıları hissediyorsa da, genelde dil damakla birlikte bütün tatları fark etmektedir. Eğer her bir tadı tanımak için tırnak yüzeyi kadar maddi bir alan gerekseydi, bir dil iki kapı büyüklüğünde olurdu. Öyle büyük bir dil yerine, küçük bir et parçası bütün o vazifeleri yerine getirmektedir. Ne kadar ilginç bir durum! (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0