“İnsan bedeninde bir et parçası vardır. Eğer o iyi olursa insan da iyi olur. Şayet kötü olursa o insan da kötü olur. Dikkat edin o et parçası kalptir.” buyuran Sevgili Peygamberimiz (asm), nazar-ı dikkati kalbe çevirmektedir.
Ancak burada bahsedilen kalp, hakikatte manevi kalptir. Maddi kalbe yapılan teşbih, onun maddi bedene yaptığı hizmetin öneminden kinayedir. Nasıl maddi kalp sekteye uğradığı zaman o insan ölürse, manevi kalbin inkâr ile sekteye uğraması da, o insanın manevi ölümüdür. O takdirde insan, âdeta hareket eden ve yaşayan bir ölüden farksız hale gelir.
Manevi kalbi canlandıran iman ve salih amellerdir. Takva zırhına bürünerek bütün günahlardan kaçınmak da, onu korumayı netice verir. İşlenen günahlar, bu dünya hayatında tarifi çok zor olan acılar ve elemlere sebep olduğu gibi, ebedi hayatta da daimi azaplara sebeptir. Bediüzzaman Hazretlerinin tespit ettiği gibi: “Her bir günah içinde küfre ve inkâra götürecek bir yol vardır. O günah, istiğfar ve tövbe ile silinmediği takdirde kurt değil, küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırır.” (2. Lem’a)
Mutaffifin Suresinin 14. ayetinde Cenab-ı Hak: “Doğrusu onların kazandıkları günahlar, birike birike kalplerini kaplayıp karartmıştır.” ferman ederek, günahların kalbe işleyip siyahlandırarak, iman nurunu çıkarıncaya kadar kalbi katılaştırdığını, âdeta taş kesildiğini haber vermektedir.
Evet, günah bıçaklarıyla yaralanmış olan kalpler ve onlardan meydana gelen vesvese ve şüpheler, imanın merkezi olan kalbe ilişerek zedeler ve insanı zikirden ve ibadetten, namazdan ve niyazdan uzaklaştırır. Böyle bir duruma düşmekten Allah hepimizi korusun, amin. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0