Kâinatı muhteşem bir saray veya muazzam bir ağaç misalinde yaratan Cenab-ı Hak, en mükemmel meyvesi olarak da insanı yaratmıştır. İnsan denilen bu şuurlu meyvenin çekirdeği de kalptir. Ancak kalp, maddi yürek anlamında olan et parçası değil, fikirlerin aynası olan dimağ ile hislerin aynası olan vicdandan meydana gelen bir lâtife-i Rabbaniye ve bir duygudur. O lâtifenin insan ruhuna yaptığı hizmet, maddi kalbin bedene yaptığı hizmet gibidir. Sekteye uğrayan maddi kalp bedenin ölümüne sebep olduğu gibi, inkârcılık ile sekteye uğrayan manevi kalp de, insan ruhunun ve maneviyatının mânen ölümüne sebep olur. O insanın artık yaşayan bir ölüden farkı kalmaz.
Bediüzzaman Hazretlerinin tespit ettiği gibi: “Kalbin ihtiyacat sâikasıyla âlemin envâıyla, eczasıyla pek çok alâkaları vardır. Esmâ-i Hüsnanın bütün nurlarına ihtiyaçları vardır. Dünyayı dolduracak kadar o kalbin hem emelleri, hem de düşmanları vardır. Ancak, Ganî-i Mutlak ve Hafîz-i Hakiki ile itminan edebilir.” (Mesnevi- i Nuriye s. 100)
Evet, bahsi geçen manevi kalbin içi, Samed olan Allah’ın bir aynasıdır. Kâinatı içine alabilecek kadar bir muhabbet kabiliyeti verilen manevi kalp, ancak Yüce Allah’ı sevmekle vazifelidir. Zira, sonsuz bir cemâl, kemâl ve ihsana sahip olan Allah, sonsuz bir muhabbetle sevilmeye lâyıktır. Ona ait ve Onun hesabına olmayan muhabbetler bâtıl ve yanlıştır. Allah adına sevilen şeyler ise, Allah’ı sevmek anlamındadır. Ezelden ebede uzanıp giden sonsuz ihtiyaçlara sahip olan bir kalbin ihtiyaçlarını giderecek olan yalnız Samed olan Allah’dır. Zira Samed, her muhtacın ihtiyacını veren, lâkin Kendisi hiç bir şeye muhtaç olmayandır. Her muhtacın ihtiyacını verdiği halde hazinesinden de hiç bir şey noksan olmayandır.
Öyle ise, kalp ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur ve Ona ibadetle huzur bulur. Bu hakikati izah eden Bediüzzaman Hazretleri der ki: ” İnsanın çekirdeği olan kalp, ubudiyet ve ihlâs altında İslâmiyet ile iska edilmekle (sulanmakla), imanla intibaha gelirse, nurani, misâli âlem-i emirden gelen emir ile öyle bir şecere-i nurani olarak yeşillenir ki, onun cismani âlemine ruh olur. Eğer o kalp çekirdeği böyle bir terbiye görmezse, kuru bir çekirdek kalarak, nura inkılap edinceye kadar ateşle yanması lâzımdır.” (Mesenvi-i Nuriye s. 10) (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0