Vücudumuzun motoru hükmünde olan kalbimiz en önemli organlarımızdan biridir. akciğerlerimizin arka tarafında bulunan kalp, kadınlarda 200 ile 280 gram, erkeklerde 250 ile 390 gram arası ağırlığındadır. Her insanın kalbi kendi yumruğu büyüklüğündedir.
Kalbin atışı denilen nabız, dakikada ortalama 80 defa atar. Böylece günde yaklaşık 100 bin defa atan kalp, 9000 litre kanı pompalamış olur. Bir yılda ve bir ömür boyu çalışan kalbin ne kadar attığı ve ne kadar kanı pompaladığı hesap edilip düşünüldüğünde, muhteşem bir sanat eseriyle karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkar.
Sağ kulakçık ve sağ karıncık, sol kulakçık ve sol karıncık gibi bölümleri bulunan kalbimizde, kapakçıklar pompaladıkları kanın geri gelmesini engeller. Akciğerlere pompalanan kirli kan, orada temizlendikten sonra, aort denilen atardamarla vücuda sevk edilir. Büyük ve küçük kan dolaşımı sistemleriyle bütün hücrelere giden kan sayesinde hücreler beslenir ve yenilenir. Böylece hayat devam edip gider. Ta ki, ecel vakti gelene kadar. Maksadımız anatomi ilmi olmadığından, ana hatlarıyla fiziksel hayatımızın devamı böyledir. Bu muhteşem sanat ve plânlamalar üzerine yaratılan kalbi görüp de, Sanatkârını görmemek bin derece bir körlük olduğunu birazcık aklı olan herkes anlar. Her şey, gören gözlere Yüce Allah’ı gösteriyor. Mühim olan Onu akıl ve kalp gözüyle görebilmek, emir ve yasaklarına da harfiyen itaat edebilmektir.
(www.asyanur.info)