Birinci cihan savaşında, beş yıl yedi cephede savaşmak zorunda kalışımızın hikmet cihetlerini nazara veren Bediüzzaman Hazretleri, namaz, zekat ve oruç gibi en mühim İslâm şartlarının Müslümanlar tarafından ihmal edilmesi olduğunu, beş yıl boyunca da talim ve talimatla bir nevi namaz kılmak ve oruç tutmak zorunda bırakıldığımızı ve birikmiş zekatların Cenab-ı Hak tarafından geri alındığını beyan eder. En önemli İslâm rükünlerinin ihmal edilmesinin, bahsi geçen meşakkatlere giriftar olmaya, kadere fetva verdirildiğini söyler.
Kurtuluş Savaşı ve sonrasında, bir çeyrek asır süren dehşetli bir istibdat ve diktatörlüğün baskılarına maruz kalınmasının da elbette çok hikmetleri vardır. Zalim zulmeder fakat kader adalet eder. Bu hikmetlerden en önemlilerinden birisini tespit eden Bediüzzaman bakın ne diyor? “Bu asırdaki ehl-i İslâmın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli canileri de âlicenabâne affetmesi ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler maddi ve manevi hukuk-u ibadı (insan haklarını) mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle ekall-i kalil (azın da azı) olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdil taraftar ile ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine, belki teşdidine (şiddetlenmesine) kader-i İlâhiyeye fetva verirler; “Biz buna müstehakız.”derler” (Kastamonu Lahikası s.21)
Evet, bir kötülük gördüğü zaman onu gücü yetiyorsa eliyle, diliyle düzeltmesi gereken Müslümanlar, güçleri yetmediği zaman, hiç olmazsa kalben buğz edip taraftar olmaması gerekirken, tam tersini yaparak ehl-i dalâlete taraftar olması, alkışlaması ve demokratik bir tepki göstermemesi, elbette bir basiretsizlik ve safderunluk göstergesidir. O zaman, haksız ve azınlıkta kalmış ve dine karşı düşmanca tavırlar sergileyen ehl-i dalâletin, Allah’ın gazabını celbeden icraatlarına karşı, gelen musibet umumiyet kesb edecek ve kurunun yanında elbette yaşlar da yanacaktır. Bu nokta çok önemlidir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları)