Hatıralar Geçidi

KABUL EDİLMEYEN İSTİFAM (HATIRALAR GEÇİDİ- 87)

“Raşit kardeş! 2005 Mayıs ayında yönetim kurulunda sosyal komisyon koordinatörü olarak seçildiğim zaman dışarı çıktığında, Yakup bey sana ne söyledi?” diye sordum. “Bu vazifeyi Sami Ağabeyin alması hiç hoş olmadı. Yönetim kurulu çok yanlış bir karar aldı.” dedi. Mertçe şahitlik yapmıştı.

Bu cevap karşısında Yakup bey kulaklarına kadar kızarmıştı. Ali Ağabeye döndüm “Sende bir vazife var mı?” diye sordum. “Yok.” dedi. Raşit kardeşe sordum “Sende vazife var mı?” “Yok.” dedi. Diğerlerine de sordum. Onlarda da bir vazife yoktu. Kutlular Ağabeye döndüm ve “Ağabey! Sende de öteden beri gelen bir yönetim kurulu başkanlığı var. Onun da altı üstü, her tarafı boşaltılarak sembolik bir hale getirildi. Ciddi bir anlamı kalmadı. Bu arkadaşlar bir sistem kurdular. Bu sistemde siz bile yoksunuz. Sistemi dört kişiye göre düzenlemişler. Ama, piramidin en tepesinde İsmail bey oturuyor. Her şey ona göre planlanmış. Ben, bu arkadaşlara tamamen güvenimi kaybettim. Güvenmediğim adamlarla çalışmayı da mertliğe sığdıramam. Ya bu arkadaşlar yönetimden gitmeli ya da ben gitmeliyim. Sistemi kuranlar bunlar ve çoğunluk onlar olduğuna göre, benim gitmem daha doğru olur. Daha söylenecek çok söz var ama ben maksadımı ve gerekçelerimi ifade ettim. Şimdi, bana müsaade edin gideyim. Size de kolaylıklar dilerim.” dedim ve gitmek için ayağa kalktım.

Kutlular Ağabey “Otur kardeşim! Mesut istifa etti. Sen de istifa edersen bu dışarıda aleyhimizde kullanılır. Senin istifanı kabul etmiyoruz. Mesut’u da yılbaşına kadar izinli sayalım.” dedi. “Ben de, dışarıda kullanılsın diye istifa ediyorum. Yönetim kurulunda neler oluyor diye cemaat sorsun. Biz de olan bitenleri anlatarak onları aydınlatalım. Böylece, cemaat hizmetine ve dâvâsına sahip çıksın.” dedim. Kutlular Ağabey “Olmaz kardeşim. Bu bizi çok yıpratır.” dedi. Tekrar yerime oturdum.

Yönetim kurulu sekreteri Prof. Mehmet bey “Madem böyle sıkıntıların vardı, şimdiye kadar niye getirmedin?” dedi. “Bir kaç defa getirmeye teşebbüs ettim fakat Ali Ağabey müdahale etti. “Sıkıntıya sebep olmayalım.” dedi. “Bana kalsa çoktan getirecektim.” dedim. Bunun üzerine Ali Ağabey, Ankara’da re’sen ve istişare etmeye lüzum görmeden yaptıkları hareketleri, örneklerini vererek söyledi.

Bu konuşmalar üzerine İsmail bey “Milyon kere yemin ederim ki, bizim bu anlatılanlar gibi bir niyetimiz yok. Bize su-i zan ediyorlar.” dedi. Halbuki biz, olmayan şeyler üzerinden değil, bilfiil yapılanları ve özel bir grup hareketinden bahsediyorduk. Kendisiyle birlikte gerçekleştirilen başına buyruk hareketlerden ve cemaatin genleriyle ve kimliğiyle oynamaktan şikâyet ediyorduk.

Bu karşılıklı konuşmalardan sonra, Kutlular Ağabey onlara ikazlarda bulundu. “Nasıl Mesut, benden habersiz İstanbul’da başına buyruk hareket etse ben rahatsız olurum. Bu arkadaşların durumu da öyledir.” istikametinde konuşmalar yaptı. Halbuki, mesele sadece başına buyruk hareket değil, daha derinlerde bulunan konularla ilgili şikâyetlerimiz vardı.

Ali Ağabey “Hiç bir meşveret heyetinde görüşmediğimiz halde, “Genişletilmiş Danışma Kurulu Toplantısı” adı altında, Bursa Uludağ’da toplantı ilanı veriyorsunuz? MAYES’e ilâve olarak yirmi üç bölge temsilcisini de çağırıyorsunuz, Böyle bir yetkiyi nereden alıyorsunuz?” diye sordu. (Devamı yarın)

asyanur.info samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap