İnsanın dünyaya gelişi bir yaratma ve takdir ile olduğu gibi, dünyadan gidişi de bir halk ve takdir iledir. Hiç bir zaman tesadüf bu işe karışamaz. “Ecel geldiği zaman ne bir an ileri ve ne de bir geri gitmez.”ayeti bu hakikate işaret eder.

Sahabe-i Kiram “Ya Resülullah! Nasıl öleceğiz?”diye sorduklarında, Allah Resulü (asm) “Nasıl yaşadıysanız öyle ölecek ve nasıl öldüyseniz öyle de diriltileceksiniz.”diye cevap verdi. Bu cevaptan anlıyoruz ki, hayatını salih amellerle geçiren müminler kolaylıkla ruhlarını teslim edip, kabirdeki suallere rahat cevap verdikleri halde; kâfir ve münafık olarak veya inandım dediği halde emir ve yasaklara aldırış etmeyen aşırı günahkâr müminler, ölürken de, kabre konulduğunda da ve yeniden diriltilip mahşere getirildiğinde de, dehşetli muamelelere muhatap olacaklardır. Bu mânâyı ifade eden bir hadis-i şerifte Allah Resulü (asm) buyurmuş ki: “Kabir, âhiret konaklarının ilkidir. Eğer bir kimse oradan kurtulursa, sonraki konaklardan kurtulması kolaydır. Eğer kabirde azaptan kurtulamazsa, daha sonrası onun için daha şiddetli ve daha zor olur.”

Kabre konulan beden, kabir hayatındaki olayların muhatabı değildir. O, zamanla çürür ve toprağa dönüşür. Asıl muhatap ruhtur. Hadis-i şeriflerin tafsilatlı beyanlarına göre, mümin kul kabre konulduğunda, dostları dönüp gittiği ve onların ayak sesleri işitildiği sırada, iki dost arkadaş gibi nurani iki melek gelir ve aralarında şu konuşma geçer: Melekler “Rabbin kim?” Müminin ruhu cevap verir “Rabbim, Allah.” “Dinin nedir?” “Dinim, İslâm.” “Peygamberin kim?” “Hazret-i Muhammed (asm).” “Kitabın ne?” ” Kitabım, Kur’an.” Bunun üzerine gökten bir ses gelir. “Kulum doğru söyledi. Onu cennete lâyık bir şekilde yerleştirin. Ona cennet elbiseleri giydirin. Ona cennete bakan bir kapı açın.” Bunun üzerine ona cennetin rahatlığı ve güzelliği bahşedilir. Kabri, o müminin ruhuna gözünün gördüğü mesafeye kadar genişletilir.

Eğer ölen kâfir veya münafık ise, Münker ve Nekir isimli iki melek dehşetli bir surette ona görünerek aynı sualleri soracak ve hepsine bilmiyorum cevabını verdiklerinde, cehennem elbiseleri giydirilir ve cehenneme bakan kapılar açılarak, yeniden diriliş sabahına kadar azaplar verilir. Onların misali bedenleri için kabir öyle daraltılır ki, kaburga kemikleri birbirine geçer. Bunun böyle olduğunu Allah Resulü (asm) tarif ederken, parmaklarını birbirine geçirmiştir.

İnsanların yaşayış biçimlerine göre kabirdeki ahvalleri ayrı ayrıdır. Ruhani azabın her türlüsüne muhatap olan kâfir, münafık ve aşırı günahkâr olan müminleri kast ederek Allah Resulü (asm) buyurdu: “Hiçbir zaman kabirden daha dehşetli bir manzara görmedim.”

Bu dünyada, iman ve amel-i salihleri sebebiyle manevi bir cennetin  lezzetini yaşayan müminler, kabirlerinde de cennet bahçelerinden bir bahçe manzarası ile karşılaşacak ve yeniden diriliş sabahına kadar, ruhani ve saadetli hayatlarına dostları ve sevdikleri ile birlikte mazhar olacaklardır. Cenab-ı Hak, hepimize bu saadetli halleri nasip etsin, inşaallah.

www.asyanur.info

 

Views: 0