(Dünden devam)
İstişare etmekten maksat, bir mesele hakkında en iyi hal çaresini bulmak ve bu yolda Allah’ın rızasını kazanmaktır.
Ehil ve liyakatli insanlardan meydana gelen bir meşveret heyetinin ekseriyeti, bir hal çaresi üzerinde ittifak ettikten sonra, ne yönde bir karar çıkarsa çıksın, herkesin o kararı benimseyerek sahip çıkıp tatbik etmesi esastır. Farklı düşünce ve teklifler istişare esnasında söylenir, sonuç ise artık herkesin ortak kararı olur.
Meşveret bittikten sonra dışarıda “Zaten ben o fikre katılmamıştım, benim fikrim öyle değildi.” diye konuşmalar yapmak, istişarenin ruhuna aykırı olduğu gibi, birlik ve beraberlik ruhunu da tahrip eder. Belki bir merhaleden sonra da fitneye dönüşebilir. Hadis-i şerife göre “Fitne uykudadır. Onu uyandırana Allah lânet etsin.” tehlikesi baş gösterir.
İstişare etmek Allah’ın emri olduğu için, istişare eden ehil ve liyakatli kimseler ibadet halinde olduklarının şuuru içinde olmak durumundadırlar. Risale-i Nur’un üslubu “Nezihâne, nazikâne ve kavl-i leyyin” olduğu için, Nur Talebeleri bu üslubu istişare esnasında aynen muhafaza ederler. Taki, sert ve incitici sözler o zemine girmemelidir. Başkalarının imanlarını kurtarmak için kullanılan nazikâne tavır ve ifadeler, aynı dâvâya gönül vermiş ve Allah’ın rızasından başka bir maksat ve hesabı olmayan kardeşlerden asla esirgenmemelidir. Yoksa, başkasına nâzik, kardeşine kaba olanlar riyakâr durumuna düşerler.
“O kimseler ki, Rablerinin dâvetine icabet ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri aralarında istişare iledir. Onlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden bağışta bulunurlar.” (Şura Suresi: 38) İstişare ibadetinin, başta namaz ve zekât olarak diğer bağış ibadetlerinin arasında bu ayetle dile getirilmesi, istişarenin ne kadar önemli olduğunu nazara verir. İstişarede sabit fikirli olmak doğru değildir. Herkese akıl verir gibi bir tavra zaten girilmez. Başkalarının aklından istifade etmek ise, akıllı olanların işidir. İnatlaşma, zıtlaşma ve baskı yapmak gibi haller ibadetin ruhuna aykırıdır.
Hülâsa; akıllı, ehil ve liyakatli kimselere danışıp onları dinleyen doğruyu bulur, dinlemeyen de pişman olur. Onun için ecdadımız “Danışan, istişare eden dağları aşar. Danışmayan zavallılar da düz yolda şaşar.” demişlerdir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)