“Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz! Muhakkak Allah israf edenleri sevmez.”emreden Cenab-ı Hak, kullarının iktisatlı olmasını ve israftan kaçınmasını istiyor. İktisat bereket vesilesi olduğu halde, israf ise sonu çoğu felaket ve zararla neticelenen bir hastalıktır. Ülkemizde israf, devlet kademelerinden başlayarak, sivil hayatın her alanına kadar yayılmış bir vaziyette. Hükümet tasarruf genelgeleri yayınladığı halde, en evvel israftan kurtulamayan kendisi olduğu görülüyor. Turistik otellerdeki israf ise dizboyu. Tüketim ve israf üzerine kurulu bir ekonominin iflah olması mümkün değil. Bunun yerine, iktisat ve verim ekonomisi esas alınmalıdır. Aileye gelince, iktisat yerine israf hastalığına yakalanmış, kredi kartlarının borcunu ödeyemez hale gelmiş nice ailelerde huzur namına bir şey kalmamış. Halbuki, israftan kaçınmanın ve iktisatlı yaşamanın ilk öğrenilecegi yer aile hayatıdır. Bir nehirden abdest alırken bile iktisatlı olmayı emreden bir dinin mensupları olarak, hayatımızın her alanında israftan kaçınmak ve iktisatlı hareket etmekten başka çare gözükmüyor.
