İslâm dininin kul haklarına verdiği önemin emsali ne Batı ve ne de Doğu toplumlarında görülmüyor. Üzerinden 14 asır geçtiği halde, hâlâ insanlık çok gerilerde duruyor.
Kâinatı Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm), vefatından önce bütün sahabelerine “Kimin bende hakkı varsa işte malım, gelsin alsın. Kimin sırtına vurmuşsam işte sırtım, gelsin vursun. Ben, Rabbimin huzuruna kul hakkıyla gitmek istemem.”demiştir. Böylesine bir hak anlayışının örneği tarihte görülmemiştir. Hazret-i Cebrail (as) komşunun komşu üzerindeki haklarını haber verdiği zaman Hazret-i Peygamber (asm) “Neredeyse komşu komşuya mirasçı olacak zannettim.”buyurmuştur.
Allah katında en yüksek makam olan peygamberlik ve sıddıkiyetten sonra şehitlik olduğu bilinen bir gerçektir. Allah, kul haklarından başka şehitlerin bütün günahlarını bağışlamaktadır. Ancak şehit kulunun üzerindeki kul haklarının, ödenmesini üstlenmekte olduğu haber verilmektedir. Böylece şehitler sorgusuz sualsiz cennete gireceklerdir.
Cenab-ı Hak, yanına kul hakkıyla gelmememizi ferman etmektedir. Mahşer günü, kul haklarından dolayı, ayetlerin bildirdiğine göre koca karısından, anne baba çocuklarından, çocuklar anne ve babalarından, kardeş kardeşinden, köle efendisinden, efendi kölesinden kaçacaklardır. Orada para pul geçmeyecektir. Alacaklı olanlar kişinin sevaplarını alacak. Sevaplar bittiği zaman da, alacak sahiplerinin günahları o kişiye yüklenecek. Ne kadar dehşet verici bir manzara!
Allah Resulü (asm) bir gün Sahabelerine sordu: “Müflis kimdir?” Sahabeler değişik cevaplar verdi. Allah Resulü (asm) dedi: “Hiç birisi değil. Asıl müflis, bol sevaplarla âhirete gittiği halde, kul hakkı yediği için, alacak sahiplerine sevapları dağıtılan ve elinde hiç bir sevap kalmayarak Cehenneme yuvarlanan kişidir.”
Komşusunun tarlasına geçen, tartıda hile yapan, çalıştırdığı işçisinin hakkını vermeyen, eşinin ve çocuklarının hakkına riayet etmeyen, elindeki gücünü kötüye kullanan, insanların temel hak ve hürriyetlerini zora sokan, adalet dağıtması gereken kurumlarda çalışanların, adaletsizliğe sebep olmalarından dolayı, bütün bunların mahşer günü vay hallerine!
Hele hukukları koruma mevkiinde olup da, onu çeşitli entrika ve hilelerle hak ihlâline sebep olanlar yok mu; işte onların hali o gün tam bir perişanlık, rezil ve rüsva olmaktır. Hâlbuki, bir kişinin bile hakkının, adalet nazarında büyükten farkı yoktur. Hak, haktır; büyüğüne küçüğüne bakılmaz. Kul hakları çoktur ve bu hususta çok dikkat etmek lâzımdır. Böyle durumlardan Allah hepimizi korusun ve kul hakkıyla huzuruna varmak musibetinden rahmetiyle bizleri muhafaza etsin, inşaallah.
asyanur.info