İnsan nev’inin çeşitli ve farklı imtihanlarına vesile olması için, mahiyetine ve nefsine muhtelif duygu ve hisler koyan Cenab-ı Hak, o duyguların müspet olanlarının geliştirilmesini, menfi olanlarının ise frenlenmesini istemektedir.
İşte, o menfi duygulardan biri de zulümdür. Adaletli olmanın zıddı olan zulüm, haksızlık yapmak ve başkalarına ait hakları gasp etmek anlamına gelir. “Zalime taraftar olmayın, zulme meyletmeyin, yoksa, ateş size de dokunur.” ferman eden Allah, adaletle hükmetmeyi emretmektedir.
“İnsan çok nankör ve çok zalimdir.” buyuran Cenab-ı Hak, en büyük günahları bile tehir edip âhirete bıraktığı halde, zulme rızası olmadığı için cezasını tehir etmez ve kısa zamanda bedelini ödetir. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!” “Mazlumun duası arşa kadar çıkar.” gibi nice ata sözlerimiz var ki, bu hakikatin önemini nazara verir. “Küfür devam eder fakat zulüm devam etmez.” kaidesi de bunu teyit etmektedir. Demek ki, zulüm gayretullaha dokunmaktadır ki, neticesi böyle oluyor.
Bu hususta bir misal anlatılır: Bir medrese talebesi çeşmeden su doldururken bir atlı zat gelir ve atına su vermek için çocuğa bir tekme atar ve çocuk bir tarafa, testi diğer tarafa yuvarlanır. Testisi kırılan çocuk sür’atle medreseye döner ve hocasına durumu arz arz edip şikâyet eder. Hocası “Sen ona bir şey söyledin mi?” diye sorar. Söylemediğini ifade edince “Git, hemen ona bir şeyler söyleyip hakaret et!” der. Çocuk hemen çeşmeye döner. Fakat gördüğü manzara onu dehşete düşürür. Çünkü, zalim adam atının ayakları altında can çekişmektedir.
Evet, masum bir insana zulmedenin hasmı Allah olursa, elbette o zalimin sonu hüsran olur. Batılı bir devlet olduğunu iddia eden şu ülkede, demokrasi var, adalet var, eşitlik var, hak var, hukukun üstünlüğü var denilen bir memlekette, elbette zulümlerin olmaması gerekir. Şayet olursa, bu durumu gözden geçirmek icap eder.
Batı standartlarında bir demokrasi olduğu zaman, temel hak ve hürriyetler ve bilhassa din ve vicdan hürriyetinin mükemmel bir şekilde yaşanmasına fırsat ve imkân verilirse, işte o zaman ne zalim olmaya ve ne de zulme uğramaya mâruz kalınmaz.
Ancak, cumhuriyet de, demokrasi de, diğer hak ve hürriyetler de, resmi ideoloji uğruna uzun yıllar boyunca feda edildiğinden, elbisede düzeltmeler yapılacağına, maalesef vücut yontmak tercih edildi. Hak ve hürriyetlere de hakkıyla zemin hazırlanamadı. Bu durumun düzeltilmesinin tek çaresi, sivil ve demokrat bir anayasanın en kısa zamanda yapılması ve hayata geçirilmesidir. Hür ve demokrat bir Türkiye ancak bu şekilde gerçekleşebilir.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0