Cenab- ı Hakkın sınırsız ve sonsuz ilminin delilleri had ve hesaba gelmez. Zira ölçülü ve intizamlı bir keyfiyette yaratılan umum mevcudat, her şeyi kuşatan bir ilme şehadet eder. Çünkü intizam ve ölçü ile iş görmek ancak ilim ile olabilir. Mesela, bir terziye gidildiği zaman hemen elbiseyi yapmaz. Önce ilmine dayanarak çeşitli ölçüleri alır ve birkaç provadan sonra elbiseyi ortaya çıkarır. Terzilik ilminden habersiz bir insanın dikeceği elbise, istenilen sonucu vermez.

Keza, bütün canlılara her birisine münasip bir tarzda ve uygun vakitte hem de ummadığı bir yerden rızkını vermek, yine Allah’ın her şeyi kuşatan ilmine şahitlik eder. Çünkü rızkı veren, rızka muhtaç olanları bilecek ve ihtiyacını idrak edecek ki, rızkını versin. Bilmeyen bunu nasıl verir? Mesela, yeni doğmuş bir yavruyu yaratan ve onun muhtaç olduğu rızkın ne olduğunu bilen bir Zat ancak anasını bir süt fabrikası gibi yaparak o yavruya hizmetkâr edebilir ve  münasip bir vakitte rızkını gönderebilir.

Keza, bütün canlıların bilinmezlik içinde belli bir kanuna bağlı olan ecelleri ve ölümleri yine o ilm-i muhiti gösterir. Çekirdeklerin içindeki şifrelerin muhafazası ve taze bir hayata dönüştürülmesi de, Allah’ın ilminin her şeye taallukuna işaret eder.

Keza, bütün mevcudatı içine alan ve lütuf ve ihsanlarda bulunan geniş rahmet dahi o ilmi gösterir. Çünkü yeryüzündeki bitkilere yağmur ile yardım eden bir Zat, elbette onların ihtiyacını görür, yağmurun onlara lüzumunu bilir, sonra gönderir.

Keza, eşyanın tam bir kolaylık ve çabuklukla yapılması, yine Allah’ın her şeyi kapsayan ilmini gösterir. Çünkü ne kadar çok bilinirse, o kadar çabuk ve kolay yapılır.

Elbette, böyle her şeyi kuşatan bir ilim sahibi, insanların da yaptıkları bütün amelleri görür ve insanların neye lâyık ve müstehak olduklarını bilir ve hem dünyada hem de özellikle öbür âlemde ona göre muamele edecektir. Dikkat lâzımdır!

asyanur.info

Views: 0