26 Ağustos 1071 tarihinde bir Cuma günü, Anadolu kapılarını Türklere açan Selçuklu sultanı Alpaslan, bu vatan topraklarının bin yıldır Müslümanlara vatan olmasını sağlamış ve bu mutlu tablonun kıyamete kadar devam etmesinin tohumlarını atmıştır.

Yaşadıkları asırların eli kanlı vahşi deccalları olan Cengiz Han ve torunu Hülâgü’nün liderliğindeki çapulcu Moğol sürülerinin istilası ve medeniyet âlemini yerle bir etmeleri sonucu, kurdukları medeniyetleri ile  Anadolu’ya damgasını vuran Selçuklular tarih sahnesinden çekilirken, yere düşürülmesi mümkün olmayan İslâm ve istiklâl bayrağını Osmanlılar ele aldı.

Dört yüz kırk dört çadırıyla gelip, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinin Domaniç yaylasına yerleşen bu cengaver insanlar, önceleri Anadolu Selçuklu Devletinin bir uç beyliği iken, çok kısa zamanda sür’atle gelişip genişleyerek, yıkılan Selçuklu devletinin yerini aldı.

Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde müstakil beylikler halinde bulunan Türk kimliğini, zamanla hâkimiyetleri altına  alıp birleştiren ve  Balkanlardan Orta Doğuya, kuzey Afrika sahillerinden Asya’ya kadar geniş bir dünya coğrafyasına damgasını vuran ve yirmi iki milyon kilometrekarelik bir alanda hükümranlığını asırlarca sürdüren ve nihayet İstanbul’u da fethederek Bizans İmparatorluğuna son verip, yeni bir çağ açan Osmanlı Devleti, ilk başta küçük bir çekirdek iken, zamanla ulu bir çınar haline geldi.

Allah’ın adını yüceltmek ve İslâm dinini bütün dünyaya yaymak ve tebliğ etmek için bütün güçlerini ortaya koyan ve bu uğurda candan ve her şeyinden vazgeçen şanlı ecdadımızın toprak elde etmek gibi bir niyetleri ve gayretleri yoktu. Zira, öyle bir şeye muhtaç değildiler. Bütün niyet ve hedefleri, Allah’ın rızasını kazanmak yolunda İslâm dinini yüceltmek, yaymak ve yaşatmaktı. Böylece, insanlığın hem dünya hem de âhiret saadetlerini temin etmekti.

Böylesine ulvi ve yüce bir idealin takipçisi olan Osmanlı Devleti “Her kemalin bir zevali vardır.” kaidesiyle tarih sahnesinden çekilirken, onun bıraktığı bu vatan topraklarında şekillenen genç Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, yine aynı gayeleri hedefine koymuş ve “Bu devletin dini, din-i İslâmdır.” kaydını anayasanın ikinci maddesine koymakla Müslüman bir milletin , Müslüman bir devleti olduğunu kanunla belgelemişti. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 0