“Allah rahatlık versin!”diyene “Allah sana rahatlık versin. Ben dünyaya rahat etmeye gelmedim kardeşim!”diyerek lâtif bir tarzda mesaj veren Zübeyir Ağabeyin bu inceliği dikkat çekicidir.
Yine beraber çalıştığı ve yetiştirdiği dâvâ arkadaşlarına “Kardeşlerim! Siz sıkıntılı olayların kökünü kazımaya çalışıyorsunuz. Bu kat’iyen mümkün değil. Burası imtihan dünyasıdır. Böyle olayların biri biter, sonra diğeri başlar. Kıyamete kadar bu böyle devam eder gider. Aksi takdirde imtihan sırrı ortadan kalkar. Mühim olan haklı ve doğru yerde durmak, ihlâs ve istikameti muhafaza etmektir.”demesi de ilginçtir.
Kudsî bir hizmetin etrafında toplanan insanlar imtihandan muaf değillerdir. Bilâkis, daha şiddetli imtihanlara muhataptırlar. Zira manevi derece ne kadar yükselirse, imtihanın şiddeti de o nispette artar. Allah dağına göre kış verdiği gibi, hem fert hem de cemaat olarak, derece nispetinde imtihanın şekli de , mahiyeti de farklılık arz eder.
“Hayru’l-umur-u ahmezuha”hadis-i şerifine göre, işlerin zahmetli olanında hayır vardır. “Bir bahçeye girsem, en iyi meyveyi almaya çalışırım. Koparmasından zahmet çeksem, lezzet alırım.”diyen Bediüzzaman’ın bu ifadeleri ince mânâlar ihtiva etmektedir.
Evet, bu kudsî hizmet bu günlere kolay yollardan gelmedi. Bin bir türlü meşakkat, zahmet ve çileler, bu yüce dâvânın yol üstündeki mayınları ve dikenli telleriydi. Bundan sonra da meşakkat ve zahmetler gıdamız olacak fakat dâvâ her zaman kazanacaktır, inşaallah.
asyanur.info