HIRİSTİYANLIĞIN ASLI NEDİR?
Dünya

HIRİSTİYANLIĞIN ASLI NEDİR?

Tevhit, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet esasları olarak, Kur’an-ı Kerimin takip ettiği dört büyük gayeden en birincisi, Allah’ın varlık ve birliğini ispat ve ilân etmektir. Zira bütün iman esaslarının temeli odur. O olmaksızın diğer iman rükünlerinin de bir anlamı olmaz.

Nasıl Kur’an-ı Kerimin en birinci maksadı tevhit hakikatidir, aynen öyle de, diğer bütün semavi kitapların ve peygamberlerin de en birinci maksadı ve iddiaları tevhittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın birliğine iman etmeye insanları davettir. Bu hakikate işaret için Sevgili Peygamberimiz (asm) “Ben ve benden önceki bütün peygamberlerin en makbul sözleri Lâilâhe illallahtır.”buyurmuştur.

Hazret-i İsa’ya (as) gelen İncil’in aslı da tevhit esasına dayanıyordu. Ancak havarileri tarafından kaleme alınan İncillerin içine zamanla insanların sözleri de karıştı. İncil tahrif edildi. Bu tahrifatta, kendi kitapları olan Tevrat’ı da bozan ve kendilerine göre ayetler uyduran Yahudilerin büyük rolü oldu. Milâttan sonra 325 yılında İznik’te toplanan papazlar konsülü, piyasadan dört yüz civarında İncil topladı. Bunları eleyerek dört İncil’e indirdi. Yeni ortaya çıkarılan Barnabas İncil’i ile birlikte hâlâ beş tane İncil, Hıristiyan dünyasında okunuyor.

Hâlbuki, Hazret-i İsa’ya (as) bir tane İncil gelmişti. Onun da aslı tevhit inancına dayanıyordu. Şimdiki İncil’ler ise, tevhit yerine teslisi iddia ediyor. Allah, Kudsi Ruh ve Hazret-i İsa ‘yı (as) birleştirerek üçlü tanrı inancını ön görüyor. Hazret-i İsa’yı (as) hâşâ Allah’ın oğlu olarak gösteriyor. Hâlbuki, Âlemlerin Rabbi olan Allah maddeden, mekândan, zamandan, doğmaktan, doğurmaktan, evlât sahibi olmaktan, eşi ve benzeri olmaktan ve Ona isnat edilebilecek her türlü bâtıl ve hurafe fikirlerden münezzehtir. O, hiç bir şeye muhtaç olmayan fakat her şey Kendisine muhtaç olan, her şeyin ihtiyacını verdiği halde, hazinesinden de hiç bir şey eksik olmayan ve tek olan Yüce Yaratıcıdır. Eğer âlemde Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, âlemin nizamı bozulur ve fesada uğrardı.

Asırlar boyu teslis denilen üçlü tanrı inancına sahip olan Hıristiyanlık dünyası, hem Kur’an’ı hem de Peygamber Efendimizi (asm) redderek, İslâm’ı son din olarak kabul etmiyorlardı. Hâlbuki, Allah Müslümanlara “Kur’an’a iman ettiğiniz gibi, eski semavi kitaplara da iman ediniz.”emrediyordu. Kitaplara iman, imanın şartlarından biriydi. Kur’an ehl-i kitaba da davet yapıyor ve “Ey ehl-i kitap! Geçmiş olan peygamberlere iman ettiğiniz gibi, Hazret-i Muhammed ile Kur’an’a da iman ediniz. Ey ehl-i kitap! İslâmiyeti kabul etmekte size bir zorluk yoktur. Size ağır gelmesin. Zira size dininizi bütün bütün terk etmenizi emretmiyor. Ancak itikadınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz.”diye teklifte bulunuyor. “Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müsavi olan bir kelimeye geliniz. Yani ‘Lâilahe illallah’deyiniz.’gibi açık veya işari davetlerle, Kur’an ehl-i kitabı İslâm’ı tanımaya davet etti. Nihayet bu davet kabul gördü.

asyanur.info

Reklam

Yorum Yap