Hidayet ve iman nurundan uzak olan insanların iradelerini hak ve hakikate yöneltmek için yardımcı olmak, şuurlu Müslümanların en önemli vazifesidir. Ancak tebliğ yapılır, gerisine karışılmaz. Akla kapı açılır, irade elinden alınmaz, yani zorlama yapılmaz.
Celâleddin-i Harzemşah, bu konuya önemli bir misal teşkil eder: O mübarek zat, ordusuyla Moğol imparatoru Cengiz Hanla savaşa giderken âlim ve vezirleri “Allah seni Cengiz’e karşı muzaffer kılacak, galip olacaksın.”dediklerinde Ben Allah yolunda cihad etmekle vazifeliyim. Galip etmek, mağlup etmek Onun vazifesidir.”diyerek kendine düşeni yapmış, neticeyi ise, Allah’tan bilmiştir. Çoğu defa da galip gelmiştir.
Kur’an hizmetkârları da onun gibi olmalıdır. İman hakikatlerini tebliğ etmeli ve kendine düşen vazifeyi hakkıyla yaptıktan sonra, Allah’ın vazifesine karışmamalıdır. Muvaffak etmenin, halkları bu hakikatlerin etrafına toplamanın, Allah’ın vazifesi olduğu unutulmamalıdır.
Hülasa; “En büyük hidayet, hakkı hak olarak görüp ona tâbi olmak, bâtılı da bâtıl olarak görüp ondan uzak durmaktır.” Cenab-ı Hak, cümlemize gerçekleri böyle görüp, ona uymakla bizleri nimetlendirsin, inşaallah.
asyanur.info samicebeci.net (Sami Cebeci videoları- YouTube)