Ezel ve Ebed Sultanı olan Allah’ın, kibriya ve azametine, kudret ve celâline aynalık yapan koca dağlar, dünyanın direkleridir.
“Vel cibale evtada.”ayet-i kerimesiyle, dağları direk yaptığını beyan eden Cenab-ı Hak, her yarattığı san’atlı eseri varlık ve birliğine delil yaptığı gibi; ayrıca kudret ve azamet delilleri olan dağlara nazar-ı dikkatimizi çekmekte ve onları tefekküre dâvet etmektedir.
Himalaya Dağlarından başlayarak dünyayı çepeçevre kuşatan ve değişik isimlerle anılan dağ silsileleri, dünyamızın dengesini sağlayan ve zararlı sarsıntılardan koruyan muazzam ve sağlam direklerdir.
Dünyanın karnındaki Mağma tabakasının, iki yüz bin dereceye varan sıcaklığında meydana gelen gaz basınçları, eğer yanardağların menfezlerinden püskürerek tahliye olmasaydı, dünya misafirhanesi paramparça olurdu. Bir düdüklü tencerenin emniyet sübabı gibi, yanardağlar volkanik patlamalarla dünyanın rahatlamasına vesile olmaktadır.
Yer kabuğu dağlar direği üzerinde durmaktadır. Çünkü bir dağın deniz seviyesinden yüksekliği ne kadarsa, onun bir kaç katı bir mesafeye kökü uzanmakta ve diğer dağların kökleriyle Mağma tabakasının etrafında kenetleşerek, kızgın bir sıvı halindeki Mağma tabakası üzerinde yer kabuğu adeta yüzdürülmektedir.
Dağlar kuru bir direk olmanın ötesinde, içinde canlı varlıkların hayatına lazım her türlü maddeleri barındıran hazineli direklerdir. Demir, bakır, alüminyum, magnezyum, manganez, volfram ve daha yüzlerce madenlere hazinedarlık yaptığı gibi, canlılar âleminin en çok muhtaç oldukları suların da depolarıdır. Rahmet yüklü bulutları kendine çekerek yağan yağmur, kar ve doluları kendi bünyelerinde biriktirirler. Fakat bunlar zahirî sebeplerdir. Asıl o nimetleri hazırlayıp, insanların istifadelerine sunan ise, Allah’ın nihayetsiz rahmet ve merhameti, ihsan ve ikramıdır. Ona ne kadar hamd ve şükür etsek yine de azdır.
asyanur.info samicebeci.net