Hayat

HASTALIKLARIN DİLİ- 1

Şu geçici dünya hayatında sınırlı bir ömür yaşayan insanlar, imtihan olmasının gereği olarak tek düze hayatını sürdüremezler. Cenab-ı Hakkın nihayetsiz güzel olan isimlerinin nihayetsiz tecellilerine mazhar olan insanlar, o isimlere aynalık yapmak için bazen ferahlı, bazen üzüntülü hallere muhatap olduğu gibi; bazen sağlık ve âfiyet içinde, bazen de hastalıklar gibi durumlarla karşı karşıya kalır.

Bu hakikate binaen, Bediüzzaman Hazretlerinin tespit ettiği gibi: “Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder, kemâl bulur, kuvvet kazanır, terakki eder, netice verir, tekemmül eder, vazife- i hayatiyeyi yapar. Yeknesak  istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz (hayrın ta kendisi) olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz (şerrin kendisi) olan ademe (yokluğa) yakındır ve ona gider.” (Lemâlar s.23)

Mülkün ve her şeyin tek sahibi olan Allah (c.c.), mülkünde istediği tasarrufu yapar. Tapusu kendisine ait olan bir tarlada, insan istediğini ekip biçer ve kimse de işine karışamaz. Aynen öyle de, Allahü Tealâ kendi mülkünde, Esmâ-i Hüsnasının nihayetsiz tecellilerine nihayetsiz bir meydan açmak için, kâinatta ve insan bedeninde istediği tasarrufu yapar ve hiç bir varlık bu yüzden Allah’tan şikâyet edemez. Zaten, insan dışında bütün varlıklar hallerinden memnun ve hal diliyle şükür içindedirler. Ancak insan, bencilliği yüzünden her şeyi kendine bakan cihetiyle değerlendirir ve çoğu zaman şikâyet eder.

Halbuki, Allah bu kâinatı insanın hevesine göre tanzim etmemiş ve insanı kâinata mühendis tayin etmemiştir. Bu bakımdan, âlemde insanın arzu ve hevesine uygun düşmeyen şeyler, uygun olanlardan daha fazladır. Ve onlarda nihayetsiz gayeler ve maksatlar takip edilmiştir. Aklı başında olan bir insan, imanı sayesinde, inkâr ve dalâlet dışında hangi durumlar içinde olsa, her haline mutlaka şükür içinde olur.

Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği misalde olduğu gibi, bir terzi model olarak kiraladığı ve ücretini verdiği bir şahıs üzerinde, kendisine ait olan güzel bir elbiseyi keser, biçer, uzatır, kısaltır, o şahsı da oturtur, kaldırır. O şahsın “Beni güzelleştiren bu elbiseyi kesip biçmekle güzelliğimi bozuyorsun, beni oturtup kaldırmakla bana zahmet veriyorsun.” diyerek, şikâyet etmeye hiç bir cihetle hakkı yoktur. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicbeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Reklam

Yorum Yap