Muhtelif isimler altında teşekkül eden meslek, meşrep ve tarikatlar, eğer Kur’an ve Sünneti esas almışlar ve Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadına sahip olmuşlarsa, hepsi de hak ve hakikate istinat etmiş demektir. Yoksa, fırak-ı dâlle tabir edilen sapık fırkalara dahil olmaktan kendilerini kurtaramazlar.
Hak ve istikamet üzere olup, farklı metot ve usullerle İslâm’a hizmet eden bütün cemaat, tarikat ve meslekleri tebrik edip, hizmetlerine duacı ve taraftar olmak, insaf ve hakperestliğin gereğidir. Zira “Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak gibidir. Ne kadar kuvvetli eller altına girse, kıskanmak değil, bilâkis memnun olmak gerektir.” (Lem’alar s. 161)
Aynı meslek ve cemaate mensup olan fertlerin de birbirlerine duacı ve yardımcı olmaları, zaten ihlâs vasfına sahip olmalarının bir lâzımıdır. Bir vücudun âzâları veya bir fabrikanın çarkları gibi aynı maksada hizmet eden ve müşterek hizmetlerinin sevabı aynı havuza dökülüp, her bir ferdin amel defterine geçen hizmet ehli dâvâ adamları birbirinin alternatifi değil, yek diğerinin tamamlayıcısı olduğundan, rekabet, kıskançlık ve haset olamaz ki, tesanüt bozulsun ve cemaatin tadı kaçsın.
Hakikat böyle olduğu ve akıl bu gerçeği tasdik ettiği halde, nefis, his ve hevanın tahakkümüyle, aklın kabul etmediği nice ihlâsa zıt olan hareketler, sahibinin rızası olmamasına rağmen fertlerden meydana gelir. Tesanüt sarsılır, ihlâs kırılır ve cemaatin de tadı kaçar.
Doğru İslâm’ın dosdoğru anlaşılması ve yaşanması misyonu ile ortaya çıkan Nur Hareketi, Ehl-i Sünnet ve Cemaat inancı içinde, doğrudan Kur’an ve Sünnet kaynaklı bir akımdır. İman hakikatlerine hizmet ederek, toplumun geleneksel olan taklidî olan imanlarını, tahkik mertebesine çıkarmayı hedefleyen ve böylece fertlere hem dünya hem de âhiret saadetlerini kazandırmayı gaye edinen Bediüzzaman Hazretleri, aynı zamanda bu hizmet esnasında dikkat edilmesi gereken ihlâs ve uhuvvet prensiplerini tespit etmeyi de ihmal etmemiştir.
Bahsi geçen eserlerdeki o prensipler yaşandığı zaman, ferdî ve içtimaî çok güzel ve hareketli hizmetler gerçekleşirken, ihmale uğradığı zaman ise, maddi ve manevi sıkıntılar birbirini takip ederek, maalesef hizmet de sekteye uğramış ve yavaşlamıştır. Buna binaen, hizmet adamları geçmişin tecrübelerinden de yararlanarak, hakta ittifak etmenin gücünden faydalanmayı esas almalıdırlar ve ittihadın bu zamanda farz bir vazife olduğunu unutmamalıdırlar, vesselam.
asyanur.info