1960 yıllarının ortalarından itibaren başta Almanya olarak, Avrupa ülkelerine ve Avustralya’ya kadar işçi gönderilmesi devletin bir politikasıydı. Anadolu’nun her il ve ilçelerinden koparak yurt dışına giden ve çoluk çocuğunun rızkını gurbet ellerde kazanmaya çalışan fakat dil bilmediği için gittiği ülkelerde çok büyük zorluklar ile karşılaşan bu çilekeş insanlar; zamanla gittiği ülkelere alıştılar, hatta bir kısmı yüzlerce işçi çalıştıran birer iş adamı oldular.
Ancak, onları bekleyen çok daha tehlikeli sıkıntılar vardı. Gurbet diyarlarında doğan birinci, ikinci ve üçüncü nesil gençler, Anadolu kültüründen ve İslâm terbiyesinden oldukça uzakta yetişmişlerdi. Anne ve babalar onları okutmak ve iyi bir gelecek hazırlamak için para kazanma peşindeyken, onlara dinlerini ve dillerini öğretmeye zaman bulamadılar. Okulda verilen eğitim ile çocukların ailesine ait kültür çelişiyor, bu yüzden aile içinde bir çekişme ve zıtlaşma kaçınılmaz hale geliyordu. Böyle devam edip giderse, yeni nesillerin yabancı bir kültürde kaybolmaları acı bir akıbet olarak görünüyordu.
Kendi kaderleriyle baş başa bırakılan bu insanlara, çeşitli isimlerle anılan dinî hizmet grupları 1970 yılı başından itibaren yardımcı olmaya başladı. Kendi aralarında toparlanan ve teşkilatlanan bu vatandaşlarımız, kendi imkânlarıyla camiler, mescitler ve sohbet mekânları inşa ettiler. Çocuklarına o mekânlarda ellerinden geldiği kadar dinlerini ve dillerini öğretmeye çalıştılar.
Bu tür faaliyetlerin belli bir mesafe aldığını gören Türkiye devleti, Diyanet İşleri Başkanlığını devreye sokarak, 1970 yıllarının sonuna doğru gurbetçi insanımıza elini uzattı. Bol miktarda camiler inşa ederek mevcut çalışmalara hız verdi. Bu günlere gelinceye kadar din şûralarının en önemli gündem maddesini, yurt dışındaki din hizmetleri oluşturdu. Bu şûraların, gurbet ellerdeki din kardeşlerimize hayırlar getirmesini ve yeni nesillerin kurtulmasında önemli bir vesile olmasını diliyoruz.
Almanya şartlarında gönüllü olarak dine hizmet eden cemaatler arasında, Risale-i Nur Talebelerinin çok önemli bir yeri vardır. Çağın anlayışına uygun yeni izah tarzlarıyla, Kur’an ve iman hakikatlerini ispat eden Risale-i Nur eserlerini okuyup neşrederek ve Almanca’ya tercüme edip, Almanların da istifadesine sunan bu fedakâr insanlar, hem kendilerine hem nesillerine, hem de Alman milletine faydalı olmuşlar, hatta onlardan nice insanların Müslüman olmalarına vesile olmuşlardır. Çoğunu hiç tanımadığımız bu isimsiz kahramanlar ve inançlı dâvâ adamları, altmış seneden fazla bir zamandan beri hizmetlerine artan bir şevk ve gayretle devam ediyorlar. Hem de daha planlı ve programlı bir şekilde. Onlara binlerce tebrikler. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0