Fıtraten en güzel bir şekilde yaratılan insanın önüne dosdoğru bir yol açılmış ve oraya sevk etmek için de semâvi kutsal kitaplar ve peygamberler gönderilmiştir. Bu istikametli büyük caddenin nihayeti, Allah’ın rızası ve ebedi olarak kalmak üzere daimi cennetlerdir. Ancak, imtihan gereği mahiyetine yerleştirilen akıl, gadap ve şehvet duyguları, ekser insanlar tarafından kontrol altına alınmadığı için, fısk, dalâlet ve günah bataklığına düşmeye sebep olur.
Fısk, lügat anlamıyla sınırı aşmak, doğru ve hak yolundan ayrılmak ve günah çamuruna yuvarlanmak anlamına gelir. Allah’ın emir ve yasaklarını terk ederek, Ona isyan eden insanlara da fâsık denilir. Cenab-ı Hakkın emrettiklerini yapmayan, haram ve yasak ettiklerini inadına yapmaya alışmış olan ve büyük günahları işleyen ve küçük günahlarda ısrar eden böyle kimseler, şayet günahları aleni olarak işleyip bununla seviniyor ve utanmadan da söylüyorsa, bunlara da fâsık-ı mütecahir denilir. Böylesine haddini aşmış kimselerin gıybeti, gıybetten sayılmaz. Kebair denilen büyük günahları işlemekte tiryaki olmuş, din ve dinarlarla uğraşan ve alay edenler bu sınıfa girerler.
Bahsi geçen kimselerin yoldan çıkıp, dalâlete ve sapıklığa düşmelerinin sebebi işledikleri günahlardır. Suç kendilerine aittir. Kadere havale etmeye hakları yoktur. Sapıtmaları, yaptıklarının cezası ve karşılığıdır. Bilerek ve isteyerek günah ekmişler, dalâlet ve sapıklık biçmişlerdir. Zira, ne ekilirse o biçilir.
Fâsıklar, Allah ile olan anlaşmalarını bozan kimselerdir. Çünkü, yeryüzünde yaratılacak olan bütün insanların ruhları toptan yaratıldıkları zaman Allah onlara sordu: “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Ruhların hepsi cevap verdi: “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.” Bu hadise, Allah ile ruhlar arasında ezeli bir anlaşmaydı. Bu anlaşmayı, fâsık olanlar bu dünyada tek taraflı olarak bozdu. Kâinatta var olan nizam ve intizamı göremeyerek onu sahipsiz, tabiat ve tesadüfün oyuncağı zannetti. Semâvi mukaddes kitapları da, peygamberlerin kendi yazması ve uydurması olarak kabul etti.
Bir kısım fâsıklar da, bazı peygamberleri tasdik bazılarını inkâr, bazı ayetleri kabul bazı ayetleri red, Allah’ın bazı hükümlerini güzel, bazılarını çirkin görmek gibi çok büyük hata ve günahlara düştüler. Zira bu durum, kendi âleminde kâinatın nizamını bozmak gibi, dinin de nizamını bozmak ve tahrip etmek demektir. Böyle fâsık kimselerin akılları, marifetullah denilen Allah’ı bilmek ve tanımak ilmine kapalı olduğu gibi, akrabalara ve müminlere dahi dargın olup, gidip gelmeyi keserler. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0