Diğer canlılardan farklı bir konumu olan insan, yapısı itibariyle heyecanlı bir fıtratta yaratılmıştır. Monoton ve sıradan bir hayat onu sıkar, bunaltır ve hayattan usandırır. Muhtelif haller üzerinde geçen bir hayat ise, terakki ve tekemmül eder, elenir ve tasfiye olur.

“Fıtratı müteheyyiç olan insanın rahatı, ancak sa’y ve cidaldedir.” diyen Bedüzzaman Hazretleri ne güzel söylemiş.. Her şeyi yerinde, sağlıklı ve varlıklı, sürekli istirahat halinde olan insandan daha sıkıntılı birisi gösterilemez. Ömrünün kıymetini bilemeyen öyle insanlar, değişik eğlencelerle onu öldürmek isterler. “Vakit geçmiyor. Biraz kahvehanede iskambil oynayalım da vakit öldürelim.” tarzındaki alışılagelmiş sözler, böylesine gafil insanlara aittir.

Halbuki, ömür sermayesi çok değerlidir. Onunla hem dünya hem de âhiret hayatı kazanılacaktır. “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve safa ile ömür geçirmek için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi, gençlerin ihtiyarlanması ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanması şahittir.” diyen Bediüzzaman, çok önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Ömür sermayesinin verilmesindeki asıl gaye, onunla kabrin arkasındaki daimi bir saadetin kazanılmasıdır.

“İnsan için kendi kesbinden ve çalıştığından başkası yoktur.” ayeti ile  “Çalışan, kazanan Allah’ın sevgilisidir.” hadisi-i şerifi, insanları maddi ve manevi kazanmaya ve çalışmaya teşvik eder. “Ya Fatıma! Sakın ola ben bir peygamber kızıyım diye bana güvenmeyesin. Kendi elinle âhirete ne götürebileceksen ona bak!” mealindeki hadis-i şerif de dikkat çekicidir.

Bu hususta, gayret ve çalışkanlık üzerine zikredilen çok hadis-i şerifler ve ata sözleri vardır. Hayata ve âhirete ait vazifeleri ertelemek, nefis ve şeytanın insana kurduğu en tehlikeli hile ve tuzakların başında gelmektedir. (Devam edecek)

asyanur.info  samicebec.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)