Yaratılışı gereği her şeyin en iyisini, en güzelini ve en yükseğini isteyen insanoğlu, dünya hayatında iken bunlara ulaşmak için bütün gayretini ortaya koyar, çalışır, çabalar ve didinir durur.
Ancak, âhiret yurdunda ebedi olarak kalınacak olan cennetleri kazanmak için yeterli gayreti göstermez fakat o âlemlerin de en iyisini ve en yükseğini talep eder. İbadetlerinde ihmali olsa ve çeşitli günahları işlese bile, kalbinin temizliğinden, kimsenin malında mülkünde gözü olmadığından bahseder. Halbuki, hem dünya hem de âhiret işlerinde Allah çalışanı muvaffak eder.Tembelce bir tevekkül insanı dünya nimetlerinden mahrum ettiği gibi, âhiret nimetlerinden de mahrum olma durumunu netice verebilir. Onun için, her iki âlemi kazanmak maddi ve manevi çalışmayı gerektirir.
Bahsi geçen hakikate binaen, cennetin sekiz tabakası namaz kılan, zekâtını veren, iffet ve namusunu koruyan, kötülüğe iyilikle karşılık vererek onu ortadan kaldıran, günahlardan tövbe edip temizlenen, hayır ve hasenatta yarışan, Allah’a verdiği sözünü yerine getiren, Rabbinin rızasını gözeterek ibadet, musibet ve günahlara karşı sabreden, Allah yolunda canları ve mallarıyla cihad eden erkek ve kadın takva sahibi müminler için hazırlanmış saadet mekânlarıdır.
Muhtelif hadis-i şeriflerin haber verdiğine göre, cennetin en yüksek yeri Firdevs cennetleridir. Cennetin en değerli ve en kıymetli tabakasıdır. Peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin, âlimler ve velilerin ve diğer derecesi yüksek salih kulların kalacağı ebedi saadetler diyarıdır.Cennet nehirlerinin kaynayıp fışkırdığı bölge olan Firevs cennetleri dört tanedir. İkisinde kullanılan eşya ve süslemeler altından, diğerlerinde ise gümüştendir. Sevgili Peygamberimiz (asm) sahabelerine, Allah’dan Firdevs cennetlerini istemelerini tavsiye etmiştir. Hadis kaynaklarında, Peygamber Efendimiz (asm) vefat ettiğinde sevgili kızı Hazret-i Fatıma (r.a.) “Mekânı Firdevs olan babacığım!” diyerek ağıt yakıp ağladığı haber verilir.
Cennetin sekiz tabakası nasıl birbirinden farklı ise, her tabakanın da kendi içinde bulunan müminler sayısınca muhtelif dereceleri vardır. İman eden ve Allah’ın azabından korkarak günahlardan sakınan mümin erkek ve kadınlar, bu dünyadan gönderdikleri sevaplar nispetinde inkişaf edip gelişen duygu ve âzâlarıyla, bulundukları cennetlerden sonsuza kadar istifade edip lezzet alırlar. Cennet ehlinin tamamı, Allah’ın kendilerine ihsan ettiği cennet ve nimetlerinden hoşnut ve razıdırlar. Dünyada olduğu gibi bir takım nahoş duygulardan dolayı başkalarını orada kıskanmaz ve haset etmezler. Çünkü, her türlü olumsuz duygulardan temizlenmiş olarak cennete girmişlerdir. (Devamı yarın)
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)
Views: 0