Feyiz kaynaklarımızdan biri de, devamlı okumamız gereken ve “Büyük Cevşen” diye bildiğimiz Hizbü’l-Hakik-ı Nuriye’dir. Nur Risalelerini günlük okumanın yanı sıra, Büyük Cevşen’in plânlı okunması, kalbin manevi feyizleri için bitmeyen bir feyizli pınardır. Bediüzzaman Hazretleri, hizmetkârlarından bizzat dinlediğimize göre, yaz kış değişmeyen bir âdeti olarak her gece saat üçte kalkar, sabah namazına kadar Büyük Cevşen’i tamamen okurmuş. Müthiş bir iradeye sahip olan Bediüzzaman, asla nefsine taviz vermezmiş. Büyük Cevşen’deki dualar Kur’an gibi olmadığından, herkes bizzat okumalıdır. Cüz taksimi gibi okunsa bile, şahsen okuyup bitirmeye teşvik gibi olmalıdır.
Bediüzzaman’ın vefatından sonra, Tahiri Mutlu Ağabey cemaatin dua hazinesi gibiydi. Şimdi ise, hepimiz bu vazifeyi üstlenmek durumundayız. Özellikle, hayatını bu dâvâya vakfetmiş hizmet elemanları başta olarak, emekliye ayrılmış eskimeyen Nur Talebeleri, imsaktan bir müddet önce kalksalar ve kabir karanlığında ışık olan Teheccüt Namazından sonra, her gün Büyük Cevşen’in bir bölümünü okusalar, haftada bir defa bitirmiş olurlar. Zaten ömür sermayesi de yıldırım hızıyla tükenmeye doğru gidiyor. Bu ömrü, âhiret hesabına ciddi anlamda değerlendirmek gerekmektedir. O takdirde, fiilen icra edilen önemli bir hakikatin yazılması da, söylenmesi de muhataplarda tesire vesile olur. Ayet-i kerimede geçen “Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyi niçin söylüyorsunuz?” hakikatındaki zaaf da söz konusu olmaz.
asyanur.info