Kebâir denilen büyük günahlar çoktur. Fakat, ekber-ül kebâir tabir edilen en büyük günahlar yedidir. 1- Allah’a şirk koşmak. 2- Ana babaya isyan etmek. 3- Haksız olarak insan öldürmek. 4- İçki içmek. 5- Namuslu bir kadına zina iftirasında bulunmak. 6- Faiz yemek. 7- Yalan yere şahitlik yapmak.
Fıkıh ilmi ıstılahında mübikat-ı seb’a diye tarif edilen ve büyük günahların da en büyüğü olan bu ekber-ül kebâir, bütün müminlerin yılandan ve akrepten kaçar gibi kaçması ve uzak durması gereken meselelerdir.
Her birisi hakkında uzun uzun açıklama yapılması mümkün olan bu günahlardan, namuslu bir kadına zina iftirasında bulunulması konusuna, Bediüzzaman Hazretleri Barla Lâhikasında çok önemli açıklama getirir: “Gıybetin en fena ve en şenii ve en zalimâne kısmı, kazf-i muhsanat nev’idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnat etmek; en şeni’ (fena) bir günah-ı kebâir ve en zalimâne bir cinayettir, hayat-ı içtimaiye-i ehl-i imanı zehirlendirir bir hıyanettir, mesut bir ailenin hayatını mahveden bir gadrdir. Evet, Sûre-i Nur bu hakikati o kadar şiddetle göstermiş ki, vicdan sahibini titretiyor ve tüylerini ürpertiyor. Şiddetle ferman ediyor ve diyor ki: “Gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen merdudü’ş- şehadettir. Ebedi şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünkü yalancıdırlar.” Acaba böyle kazfe (iftiraya) cesaret eden hangi adam var ki, gözüyle görmüş dört şahidi gösterebilir. Kur’an-ı Hakim bu şartı koşmakla, böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz, bu kapıyı kapayınız demektir. (Yuhibbüne en teşial fâhişetü) tehdidiyle, öyleleri münafık gibi ehl-i imanın hayat-ı içtimaiyelerini böyle işaalar ile ifsat ediyorlar, ifade ediyor.” (Barla Lâhikası s. 148)
Ehl-i hakkın vicdanını sızlatan ve sahibinin ebediyen şahitliğini kabul ettirmeyen böyle bir ekber-ül kebâirden biri de ana ve babaya isyan etmektir. İmansızlık veya iman zayıflığından kaynaklanan bir cür’etle, kendisinin dünyaya gelmesine vesile olan o muhterem insanların hukukunu çiğneyenlere Bediüzzaman’ın ikazı, insanı dehşete düşürmektedir: “Madem peder kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister; ona mukabil velet dahi pedere karşı hak dâvâ edemez. Demek valideyn ve velet ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa, ya gıpta ve hasetten gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâvâ etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek, pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır.” (Sözler s. 583)
Cenab-ı Hak, bizleri ve sair ehl-i imanı bütün günahlardan ve özellikle yedi büyük kebâirden rahmetiyle muhafaza eylesin, amin.
asyanur.info samicebeci.net (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile canlı Risale-i Nur dersleri)