Ehl-i Beyt, Sevgili Peygamberimizin (asm) evine mensup olanlara verilen bir ünvandır. Özellikle,Âl-i Abâ diye tanımlanan ve onların soyundan gelenlere izafe edilen bir semboldür.

Bir gün, Hazret-i Peygamber (asm) kendisi ile beraber kızı Fatıma (r.a.), damadı Hazret-i Ali (r.a.) ve torunları Hazret-i Hasan (r.a.) ve Hazret-i Hüseyin (r.a.) efendilerimizin üzerine, giydiği abâsını örterek hususi dua ettiğinden “Hamse-i Âl-i Abâ” ile islâm tarihinde meşhur olmuş bir hadisedir.

“Her nebinin nesli kendindendir. Benim neslim ise, Alin’in neslidir.” buyuran Peygamber Efendimizin (asm), Hazret-i Ali’nin neslinden teselsül eden nesline Âl-i Beyt, Âl-i Resul, Âl-i Nebi, Âl-i Muhammed (asm) ünvanları da verilir. Sünnet-i Seniyenin membaı, muhafızı ve bihakkın Sünnete ittiba ve onu devam ettiren bu nurânî kafile, İslâm âleminde zamanla mübarek bir ağaç gibi çok dal budak salmış ve her cihetle Kur’an-ı Kerim’in ve Sünnet-i Resülullah’ın (asm) muhafızlığını yapmışlar ve devam etmektedirler.

Peygamberlik vazifesi için bir ücret istemeyen Allah Resulü (asm), Ehl-i Beytine meveddet ve muhabbet beslemeyi ümmetinden özellikle istemiştir. Bir çok hadis-i şerifinde “Size iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz necat bulursunuz. Biri, Allah’ın Kitabı Kur’an, diğeri de Âl-i Beytim.” Çünkü, Sünnet-i Seniyenin membaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Âl-i Beyt’tir.

Bu hususu veciz bir şekilde ifade eden Bediüzzaman Hazretleri şu tespiti yapmaktadır: “Demek, Âl-i Beytten vazife-i Risaletçe muradı, Sünnet-i Seniyesidir. Sünnet-i Seniyeye ittibaı terk eden, hakiki Âl-i Beytten olmadığı gibi, Âl-i Beyte hakiki dost da olamaz.” (Lem’alar s. 28)

Sünnet-i Seniyeyi ihya ve ona ittiba etmeyi meslek kabul eden Risale-i Nur Talebeleri, nesil bakımından Âl-i Beytten olmasalar bile, hizmet ve vazife cihetinden manevi Âl-i Beyt hakikatine dahildirler. Çünkü, üstlendikleri kudsi vazife onu iktiza ve lüzumlu kılmaktadır. Hem de Nur Talebelerinin bir cihette üstadının Hazret-i Ali (r.a.) olduğunu söyleyen Bediüzzaman “Nur mesleğinde hubb-u Âl-i Beyt (Ehl-i Beyt sevgisi) esastır.” demektedir (Emirdağ Lâhikası s. 210)

Evet, Âl-i Beyt veya Ehl-i Beyt sevgisi, Kur’an ve Sünnet-i Seniye hesabına Nur Mesleğinde en önemli konulardan biridir. Hazret-i Ali (r.a.), Hazret-i Hasan (r.a.), Hazret-i Hüseyin (r.a.) ve onların soyundan gelen mübarek nesil, Allah hesabına ve Sünnet-i Seniye namına sevilmeye lâyık ve müstehaktırlar. Ehl-i Sünnet Vel Cemaat olan büyük taife bu dengeli ve istikametli olan Ehl-i Beyt sevgisiyle doludurlar ve bütün dualarında onları dahil etmektedirler. (Devamı yarın)

asyanur.info  samicebeci.net  (YouTube-Sami Cebeci videoları) (YouTube-Sami Cebeci ile her akşam canlı Risale-i Nur dersleri)

Views: 1