Tefekkür

DÜNYA MİSAFİRHANESİNİN HAZIRLANMASI

Kâinat ülkesinin dünya memleketini canlılar için bir misafirhane yapan Cenab-ı Hak, dünyayı diğer gezegenler gibi güneşten koparıp mevcut yörüngesine yerleştirdiği zaman, içi gibi dışı da alevden bir top gibiydi.

Canlıların yaşayabilmesi için dünyanın dışına kabuk bağlatan Allah, onu sıvı halden taş ve taştan da toprağı yaratmış. Eğer sıvı halde kalsaydı onun üstünde durulmaz, taş olduktan sonra demir gibi sert kalsaydı ondan istifade olmazdı. Sıvı ve taş ortasında toprağın yaratılması ve istifade edilir bir hâle getirilmesi, elbette Allah’ın hikmet ve rahmetinin sonucudur. Bunu ne tabiat ve ne de şuursuz sebepler düşünemez. Dünyanın dörtte birini kara parçaları, dörtte üçünü denizler teşkil eder.

Taş ve kayalar iskeleti üzerinde duran ve Mağma tabakasının etrafını çevreleyen karaların yer yüzeyi, dört yüz bin civarındaki bitki ve hayvan türlerinin yaşama alanı olarak hazırlanmıştır. Özellikle canlılar âleminin muhtaç olduğu nimetlerin sergilendiği bir sofradır dünyamız. Her çeşit rızıklar o sofranın üzerine dizilmiştir.

Yaklaşık yirmi bin çeşit canlılarla şenlendirilen denizler ise, başlı başına ayrı bir âlemdir. Rahmet-i İlâhinin sayısız tecellileri ve her çeşidi orada gizlidir.

Karaları ve denizleri ve içindeki bütün nimet çeşitlerini insanoğlunun emrine veren ve hadsiz nimetlerle onu memnun eden Kâinatın Yaratıcısı, dünyanın ötelerinde var ettiği mevcudatı, güneşi, ayı ve yıldızları da, onun istifadesine sunduğunu Kur’an diliyle haber vermektedir. Kâinatın yaratılışındaki asıl sebep ve hikmetin, insanoğlu olduğu gösterilmektedir.

Fakat, her şeyiyle insanın emrine verilen kâinatın varlıkları içinde, üstünde yaşadığımız dünyanın ayrı bir yeri ve kıymeti vardır. Gördüğü maddî ve manevî vazifelerinden dolayı Cenab-ı Hak, dünyayı bir kefeye, gökler âlemini diğer kefeye koymakta ve onu göklere denk tutmaktadır. Bildiğimiz tarzdaki hayat sadece dünyada bulunmakta, melâike ve ruhanî tarzdaki hayatlar ise, gördüğümüz veya göremediğimiz bütün âlemleri doldurmaktadır. Bu hakikatin böyle olduğunda bütün semavî dinler ittifak halindedir. Biz de öyle inanıyoruz, elhamdülillah.

asyanur.info                 samicebeci.net

Reklam

Yorum Yap