Kâinatın Efendisi Sevgili peygamberimiz (asm), Hazret-i Ali’ye (r.a.) “Ben, Kur’an’ın tenzili için harp ettim. Sen ise, tevili ve doğru anlaşılması için harp edeceksin.”buyurmuş.
Öyle anlaşılıyor ki, eski kuşak Nur Talebeleri Risale-i Nur’un telifi için imtihanlardan geçti. Şimdiki kuşak ise, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebinin doğru tevil ve yorumu için imtihanlardan geçiyor.
Nice Risale-i Nur grupları var ki “Bir de başımıza meslek ve meşrep diye bir şey çıkardınız. Meslek ve meşrep de neymiş? Risale-i Nurları okuyup iman hizmetini yapıyoruz ya!”diyorlar. İyi ama “Cadde-i Kübra-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.”diyen Bediüzzaman’ın bu beyanları ne olacak?
Son müceddit olması itibariyle Mehdiyet vazifesini icra eden Bediüzzaman’ın diyanet, siyaset, cihad, saltanat ve daha pek çok daireleri içine alan geniş mesleğinin esaslarını dikkate alıp hayata geçirmek, elbette her Nur Talebesinin önemli bir vazifesidir.
Hassasiyetle üstünde durduğumuz ve sadâkatle bağlı kaldığımız Bediüzzaman’ın meslek ve meşrep prensipleri hafife alınmamalıdır. Şimdiye kadar takip ettiğimiz çizgiden dolayı mahcup olmadık. Bunu da Risale-i Nur prensiplerine bağlı kalmanın sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Bir takım içtimâi meselelerde cemaatin şahs-ı manevisinin aldığı kararları yadırgayanlar, biraz sabretsinler ve gelişmeleri yakından takip etsinler. Zamanla şahs-ı manevinin aldığı karaların isabetini bizzat görme imkânını bulacaklardır.
Böylesine çizgilerin birbirine karıştığı, eğri ile doğruların ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzediği zamanlarda, en iyi çâre şahs-ı maneviye itimat ve mensubiyetini devam ettirmektir. Başka yol arayanların, yollarını kaybetme ihtimali çok yüksektir. Bu mesele çok önemlidir.
asyanur.info samicebeci.net